Futbol Dini
Ağustos 2019 Genç Adam A- A+
A- A+

Futbol Dini

Kıymetli, Genç Adam olma ve(ya) yetiştirme gayretinde olanlar, bu konunun cinsiyet değil niyet meselesi olduğunun farkına varabilme şuuruna eren okurlar;

Genç Adam dergimiz yaz mevsiminin üçlüğü ile karşınızda.

İyi ki varsınız. Varsınız ki, daha nitelikli mesajlar sunabilme heyecanındayız. Birbirimizin varlığına ve mücadelesine daha da anlam katabilmek adına gösterilen bir çabanın muhataplarıyız.

Bu sayımızda spor, sanat, kulüpler, futbol… gibi birbiriyle yakından ilgili, gençliğimiz başta olmak üzere toplumun neredeyse her grubunu ve alanını kuşatma iddiası taşıyan gündemleri kapak dosyası edindik.

Spor, genel bir ifade. Ne kadar farklı düşünürse düşünsün her bir ferdin içerisinde yer almak istediği bir alan. Spor yapma istekleri arasında zayıflama, fiziki görünüm, kas yapma, güçlenme, sağlıklı yaşam, kendini içten içe beğenme ve görünür itibariyle beğenilir kılma, sporu yaşam tarzı olarak benimseme gibi çeşitli bir ya da birden çok sebep sıralanabiliyor.

Spor yapanlar bir yandan aktif olarak bu alanda yer alırken diğer yandan branşında başarıya ulaşabilmiş, afeti olan şöhrete kavuşabilmiş isimleri ilgiyle hatta hayranlıkla takip edebiliyor. Bu ilgi ve hayranlık spor kadar sanatta da kendini gösteriyor.

Özellikle futbolda ve sahnelerde kitleleri kendine hayran bırakan isimler ve kulüpler toplumun ilgi ve taraftarlık sıralamasında başı çekiyor. Sosyal medya hesapları üzerinden takipçileri ve hayranları ile irtibatı maç, konser, albüm, buluşma süresinin dışına da taşıyan futbolcu ve sanatçılar, hayata ve olaylara dair görüşlerini, alışveriş alışkanlıkları ve ürün tercihlerini “ürün yerleştirme” hatırına gündem yaparak insanlar üzerindeki etkisini devam ettirebiliyor.

Gayrimüslim sporcu veya sanatçılara, Müslüman bir delikanlının ya da genç kızın yahut iman iddiası taşıyan herhangi bir ferdin hayranlık derecesinde yakınlık göstermesi, neredeyse teslimiyet derecesinde duygusal bir bağ içerisine girmesi itikada taalluk eden bir mesele olarak değerlendirilebilir mi şeklinde soruya bürünerek şuurlu akıllarda hakkıyla cevaplanması gereken bir meraka dönüşüyor.

Birbirinden farklı renklerle birbirleriyle ezeli ve ebedi gibi son derece iddialı ifadeler üzerinden rekabete girişen camialar, müntesiplerine çeşitli vaaz ve vaatlerde bulunarak ultra birer cemaatlere inkılâp edebiliyor. Maçlarını oynadıkları stadyumlar için yine haddi aşan bir ifadelendirme örneği ortaya koyarak “mabet” yakıştırması yapıyor. Mabet, ibadet edilen yer olarak düşünüldüğünde futbol, spor amacına dayanan temelleri üzerinde tekrar haddini aşarak dini söylemleri propaganda gücünü daha etkili ve güçlü kılabilmek adına kullanmaktan utanmıyor.

Tuttuğu takım ya da sevdiği şarkıcı için gerekirse öleceğini, kendine veya rakip taraftarlara seve seve zarar vereceğini ima ve iddia eden şuursuz tiplerin örnekleri üzerinden mesele sadece spor ve sanat olmaktan çok ama çok ötelere gidip imanın ta kendisine dayanıyor.

Artık çoktan küresel birer endüstri halini alan bu sanat ve spor meselesi şike, rüşvet, kumar, bahis, cinsellik, sapkınlık, ahlaksızlık, küfür gibi nefis kokan necis konularla kendi ahlaksız ahlakını üreterek çok büyük bir çark olarak dönerken milliyet ve inanç ayırt etmeksizin her kıtada başları da fikstür ve takvimler üzerinden tekrar tekrar sonuna kadar döndürmekten büyük kazançlar elde ediyor.

Bunları insan fıtratında yer alan bağlanma, sığınma, ait olma hissi gibi kavramlarla açıklamaya çalıştığımızda meselenin abartıdan uzak bir şekilde gündeme getirmeye çalıştığımız üzere neden dine dayandığını görmek daha da kolaylaşıyor. İnsanoğlu, kul kimliği ile tatmin ederek doyuma ulaştırması gereken duygusal yani manevi ihtiyaçlarını taraftarlık veya hayranlık gibi hafif tanımlamalar altında yine kendi gibi bir beşer olan kimseler üzerinden gideriyor.

“İdol” kavramı da spor ve sanat camiasında sıkça karşımıza çıkan bir kelime ve “küçük, minik put” anlamına geliyor. Bu gibi sözcükler ve karşıladıkları anlamlar incelendiğinde vurgulamak istediğimiz mevzunun manzarası bakmanın ötesinde baktığı yeri görmek de isteyenler için oldukça netleşiyor.

Sadece maddi değil, manevi sömürü çarkında da kendilerine ayrılan müstesna yerleri almakta son derece başarılı olan spor ve sanat konuları, kula kul olmanın somutlaştığı durumlar olarak özetlenebilir.

Kuvvetini imandan alan bir akıl şuura erişebilme özelliğine sahiptir. Sadece spor ve sanatla, sporcu ve sanatçıyla kalmayan saptırıcı odakların her türlüsüne karşı verilecek kula değil Allah’a kul olma kavgasında zafer iman edip salih amel işleyen, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin olacaktır. Vel asr! İnsan hüsrandadır…

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Ağustos 2019

Sayı: 26