Kasım 2020 Bilal İNAL A- A+
A- A+

Dostlar Alışverişte Görsün Mantığı

Üniversitede son senemde başka bir doktorun yanında staj yapıyordum. Ben hastaları muayene ederken hastaların reçetelerini yazıp bitirdiğini fark edince hastaları muayene etmeyeceğimi belirttim. Hastaya muayeneye göre tedavi verileceğini ama daha muayenem bitmeden hastaya tedavisi yazılmış olursa yaptığım işin hiçbir anlamı olmayacağını söyledim. O da hastalara göstermelik bir şeyler sunmamız gerektiğini o yüzden bana bu işi yaptırdığını anlatmaya başladı. Doktorluk yerine figüranlık yapmayı kabul etmemiştim. Sonra mezun olup da mesleğe başladığımda birçok işin aynı mantıkla yapıldığını gördüm. Yaptığımız işleri sorgulayıp da figüranlık kısımlarını çıkartmaya başladığımda işler çok daha kolay ve hızlı olmaya başlamıştı.

Aynı şekilde günlük hayatımda karşılaştığım birçok sorunun da kaynağı aynıydı. İşlerin göstermelik kısımları her işi daha da zorlaştırıyor ve uzun zamanda bitmesine sebep oluyordu.

Hayatımızı boş yere zorlaştırdığını bile bile bu tarz işlerden neden vazgeçemiyorduk? Bunun en büyük sebebi toplum olarak gösterdiğimiz bir refleksten kaynaklanıyor. İnsanımız başkalarının yaptığı işi küçük görmekte çok yeteneklidir. Bu sebepten dolayı da birçok kişi işini kolayca yapıp bitirmemeyi tercih ediyor. İşini uzatıp da karmaşık hale getirince çok büyük bir iş yapmış izlenimi vermiş oluyor. Çok büyük bir işi kolayca halleden biri bununla övülmesi gerekirken yaptığı iş küçük görülerek aşağılanmakla karşı karşıya kalıyor.

Aynı durum eğitim öğretim hayatımızda da geçerli. Bir öğretmen kendisine verilen ders saatinden daha kısa sürede dersini anlatıp da dersi bitirse hiç hoş karşılanmaz. Ya dersten kaçmakla itham edilir ya da çok boş vakti olması insanların gözüne batar. Bunun yerine işleyeceği konulara gereksiz birçok eklemeler yaparak konuyu karmaşık bir hale getirip süreyi de uzatırsa çok çalışkan bir öğretmen izlenimi oluşturacaktır.

Bir türlü anlamadığım konuları, bana çok kısa sürede basit bir şekilde öğreten hocalarım oldu. Böylece aynı konuları uzun uzun çok büyük şeylermiş gibi anlatan öğretmenlerim gözümde küçülmeye başladılar. Okullarda yıllarca öğrenemediği bilgiyi dershanede kısa sürede kolayca öğrenen binlerce öğrenci aynı duyguyu yaşamıştır.

Aslında ben, bu sıkıntıyla en az karşılaşanlardanım. Müfredata takıntılı olmayan bir idare ve öğretmen kadrosuna sahip lisede okumuştum. Mesela matematik hocamız derse girer ve şu konuyu işleyeceğim diye belirtirdi. Anlatacağını anlatır sonra da anlamadığımız bir yer olup olmadığını sorgulardı. Bu işlem bittiğinde dersin kaçıncı dakikasında olduğuna bakmadan ders bitmiştir der ve teneffüsü başlatırdı. Aksi durumda da teneffüs zili çalsa da hala derse devam eder. Hatta bir sonraki dersin hocasının kapıda beklediğine dahi defalarca şahit olmuştuk.

Ders saatlerinin amaca odaklı hocalarımız için hiçbir önemi yoktu. Hatta müfredatın da hiçbir önemi yoktu. Bazen sınıf defterini açar bir şeyler karalar bugün bu konuyu işlemişiz bakın diye dalga dahi geçerlerdi. Gerçekten de birilerinin masa başında yazdığı “dostlar alışverişte görsün” mantığı ile oluşturulmuş müfredata göre yazılan sınıf defterimiz çok anlamsızdı.

Bu anlamsızlığı sırf iş olsun diye hayatımıza sokmadıkları için hocalarıma ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu tavırları sayesinde verimli bir okul hayatım olmuştu. Bundan da önemlisi gösterdikleri bu tavır, bugün aldığım kararlarda dahi yolumu aydınlatıyor.  

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Kasım 2020

Sayı: 31