Ağustos 2024 Mertcan Kapucu A- A+
A- A+

Bizim Dünyamız

Üzerimize Almanın Faydaları

Gelişen teknoloji ile birlikte İslami bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Sosyal mecralarda her gün yayınlanan videolar, sohbetler veya matbaalarda basılan binbir çeşit kitaplar… Her geçen zamanda bir yenisi daha açılan dernekler, cemaatler, vakıflar… Bu kolaylık ve imkânlarla beraber toplumun ahlak ve maneviyat seviyesi de arttı mı? Hiç artmadı demek yanlış olur ama tam da istenilen düzeyde değil gibi.

Neden böyle olduğuyla alakalı birçok şey söylenebilir. Bu kadar imkân ve kolaylığa rağmen neden kalite düştü? Bu toplum Allah ve Peygamber’den neden bu kadar uzak? Ben burada sadece bir tane nedenden bahsetmek istiyorum. Bu çağın insanlarının yaşadığı problemlerden biri de üzerine almama problemidir.

Kur’an-ı Kerim “Mümin Erkekler”, “Mümin Kadınlar”, “Ey İman Edenler”  diyor. Biz hiç üzerimize almıyoruz. Hiç okumadığımızdan belki de, Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanamıyoruz. Hâlbuki vahyin muhatabı biziz. Üzerimize alalım! Peygamberimiz aleyhisselam bize tavsiyede, nasihatlerde bulunuyor. Hayatımızda sadece pazarlıkla alakalı dedikleri var. Diğer söylediklerini üzerimize almıyoruz. Güneş ve ay yörüngelerinde yüzüyor, rüzgâr esiyor ve dünya dönüyor… Ağaçların yaprakları ilkbaharda yeşerip, sonbaharda dökülüyor… Bu düzen kusursuz şekilde işliyor. Tüm bunlarda, biz insanlara bir şeyler anlatıyor. Ama biz bunları da üzerimize almıyoruz.

Üzerine almak iyidir. Biran önce Kur’an ve Sünnet’i üzerimize alalım. Yoksa başkaları bizim üzerlerimize başka şeyler aldırıyor!

 

Aması Yok Tamamı Var!

Bizler her şeyi yerinden ettiğimiz gibi kavramları da yerinden ettik. Yerinden ettik çünkü Allah Rasulü aleyhisselam bizlere açıkladı, anlattı, zihin dünyalarımıza en güzel şekliyle sundu. Biz şu an kavramları Efendimiz’in aleyhisselam öğrettiği gibi kullanmıyoruz maalesef. Şehid, cihad, aile, kardeşlik… Günümüzde bunların tanımlarına sözlük anlamıyla cevap veriyoruz. İslam bir şey söylüyor, (haşa) biz bir şey söylüyoruz.

                                                                       ***

Bedir savaşında Mus’ab b. Umeyr r anh’ın öz kardeşi Ebu Aziz b. Umeyr de esir düşenler arasındaydı. Ensâr’dan bir sahabenin onu bağladığını gördüğünde Mus’ab r anh, onu bağlayan sahabeye:

-“Onu sıkıca bağla, çünkü annesi çok zengindir. Bu yüzden sana oldukça fazla miktarda fidye verir, dedi.” Bunun üzerine kardeşi Ebu Aziz:

-“Hani sen benim kardeşimdin. İkimizin annesi bir değil mi?” dedi. Mus’ab b Umeyr r anh: -“Benim kardeşim sen değil, seni bağlayan şu Medinelidir. Bizi kardeş yapan aynı anadan, aynı babadan olmamız değil. Aynı Allah’a ve aynı Peygambere inanmamızdır.”

Aynı evde doğmamız, aynı beldede yaşamamız veya aynı ırktan olmamız bizi kardeş yapmıyor. Bizi kardeş yapan Mus’ab bin Umeyr’in dediği gibi aynı Allah’a ve aynı Peygambere inanmamızdır. Efendimiz aleyhisselam “ırkçılık yapmayın” dedi, yapmıyoruz. “Mü’minler kardeştir”, “Allah katında en şerefliniz takvaca en ileride olanınızdır” dedi tamam diyoruz. “Irkçılığa çağıran bizden değil” dedi, korkuyoruz. İman, tamam demektir. Ama derseniz kaybedersiniz. Ama demeyin Tamam deyin.

 

Siz, Biz ve Onlar

7 Ekim’de Gazze’den başlatılan Aksa Tufanı 300. günlerinde. Bu geçen sürede kimin ne olduğunu çok daha iyi görmüş olduk. Siyasetçinin de esnafın da memurun da toplumun da…

Yaşadığımız toplumda Gazze’yi desteklemeyen, boykotla dalga geçen ve ırkçılık hastalığına yakalanmışlar da var maalesef.  Boykotla dalga geçenler asıl kendilerinin acınacak durumda ve dalga konusu olduğunu göremiyorlar. Siz, yapılan indirimlere teslim oluyorsunuz. Keyif ve konforunuzdan vazgeçemiyorsunuz. Üstün olan bizim yaptığımızdır. Bizler irade gösteriyoruz. Hayır diyebiliyoruz. Biz tepki koyuyoruz, başkaldırıyoruz.

Bizler, Gazze ile ilgili basın açıklamaları yapıp, yürüyüşler düzenlerken siz uzaktan seyrediyorsunuz. Seyrettiğiniz yetmezmiş gibi “Doğu Türkistan’da da zulüm var, orası da gündem olsun” diyorsunuz. Sizin bu sözünüzde hiç samimiyet yok. Biz 7 Ekim’den sonra Gazze’yi gündeme almadık ki size haklısınız deyip Doğu Türkistan’a yönümüzü dönelim. Biz ümmet bilinciyle hareket ettiğimizden, yüreğimizde tüm Müslüman coğrafyaları birlikte taşıyoruz. Sizin Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi de düşündüğünüz yok zaten. Çünkü sizin kendinizden başka kaygınız yok.

Size söyleyeceğimiz söz şudur. Her ne olursa olsun veya her neye mal olursa olsun tüm dünyadaki Müslüman kardeşlerimizin yanında olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Irk, cinsiyet ve kavmiyet ayrımı gözetmeyeceğiz. Er ya da geç Gazze ve Kudüs özgür olacak. Bu iş bittiğinde onların elinde şehadetleri, bizim elimizde bu yolda yaptığımız mücadele, sizde ise koca bir hiç kalacak.

Allah’ım! Bizleri sözlerimizde sebat edenlerden eyle ve bizleri bu yolda sabit kıl. Sizlere karşı, bizlere ve onlara yardım eyle. Âmin.  “Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.”(Yusuf, 21)

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Ağustos 2024

Sayı: 46