Ekim 2017 Gülsüm KEMİKKIRAN A- A+
A- A+

Mü’minin İmtihanı ve Reçetesi

İbn Ömer radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edildi: Peygamber Efendimiz aleyhisselam omzumdan tuttu ve buyurdu ki: “Dünyada sanki garip biri gibi veya yolcu gibi ol.”1

Bu hadis-i şerif, kısa emelli olma konusunda son derece mühim bir esastır. Çünkü dünyayı vatan veya konaklayacak yer olarak görmek ve onunla tatmin olmak mü’min bir kimseye yakışmaz. Ona yakışan tavır, dünyada yolculuğa çıkmak üzere bulunan ve sefer hazırlıkları yapan biri gibi olmaktır. Tüm peygamberlerin ve takipçilerinin tavsiyeleri hep bu noktada toplanmıştır.

Allah Teâlâ bize firavunun ailesinden birinin şöyle dediğini nakletmektedir: “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı, geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur.”2 Peygamber Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurdu: “Dünya (rahatlığı) ile benim bir ilişiğim yok! Benim dünyaya karşı durumum, bir ağacın altında gölgelenen sonra oradan ayrılıp giden bir atlının durumu gibidir.3 Dünyaya bütünüyle yönelen kimsenin durumu şuna benzer: Dünya kendisinden yüz çevirmiş ve ahiret ise kendisine yönelmiş olduğu halde, bu kimse kendisine yönelene sırt çevirir de kendisine sırt çevirenle meşgul olmuş olur.

Dünya, mü’min kişi için sürekli ikamet yeri ve gerçek vatan yeri olmadığına göre, mü’min kişinin dünyadaki hali şu ikisinden biri olmalıdır: Ya gurbette bulunan garip bir kimse gibi olur. Tüm gayretiyle asıl vatanına dönüş için azık hazırlar ya da sadece yolculuk halinde bulunan bir kimse gibi olur. Tüm günleri ve geceleri vatanına doğru yolculukla geçer. İşte bundan dolayı Rasulullah aleyhisselam İbn Ömer’e bu iki halden biri üzere olmasını tavsiye etmiştir.

Birinci duruma göre, mü’min kişi kendisini şöyle düşünmelidir: Dünyada kendisini gurbette yaşıyor gibi hayal etmeli, kalbini içinde bulunduğu bu diyara bağlamamalıdır. Bilakis, kalbi asıl vatanı olan ahirete bağlı kalmalıdır. Onun bu gurbette kalmasının sebebi, asıl vatanına dönüş için gerekli olan hazırlığını yapmaktır. Dünyadaki durumu bu şekilde olan kişinin tüm gayreti, asıl vatanına döndüğünde kendisine fayda verecek azık hazırlamaya yönelik olur. Bulunduğu ülke halkının varlık içinde olmasına bakarak yarışa girmez.

Peygamber Efendimiz aleyhisselam, peygamber olarak geldiğinde; Araplar yaşayışları bakımından hem dünya hem de ahiret açısından çok kötüydü. Peygamber Efendimiz aleyhisselam ise onları kurtuluş yoluna davet etti. Davetinde doğru yolda olduğuna dair apaçık deliller gösterdi. Tıpkı çölde her şeyini bitirmiş, bir damla suya dahi ihtiyaç duyan bir topluluğa gelen adam gibiydi. Birden bire muhteşem elbiseler içinde, hayat alameti olan sular üzerinden damlayarak çıkıp gelen bir adam gibiydi. Onlara hayat kaynağı olan suyun yerini gösterdi. Onlar da, onun ilkeli duruşundan söylediklerinin doğru olduğunu anladılar ve ona tabi oldular. Dünya hayatına karşı kapılıp aldanmamaları ve büyük bir ciddiyet ve gayretle ahiret için hazırlık yapmaları konusunda ikaz etti.

İkincisine göre, mü’min kişi kendisini dünyada bir yolcu yerine koyması, buranın ikamet yeri olmadığını kesin olarak bilmesidir. Mü’min, menzilleri kat ederek yolculuk sona erinceye kadar seferine devam etmelidir. Buradaki menzillerin sonu ise ölümdür. Dünyada bu hale göre hareket eden kişinin tüm gayreti dünyalık biriktirmeye göre değil, yolculuk için azık hazırlamaya yönelik olur.

Ne yazık ki insanların çoğu, dünya ile sarhoş olmuş ve daha çok dünyalık biriktirme peşinde koşmaktadır. Bu meşguliyet onların ahiret için hazırlık yapmalarına engel olmuş, nihayet ansızın gelen ölüm onları bu gaflet ve aldanış hali üzerine yakalayıvermiştir. Gece ve gündüz, insanların ömrünü eksiltme ve ecellerini yaklaştırma konusunda hız kesmeden devam ediyor. O gece ve gündüzler ki, Nuh, Ad, Semud ve bunların arasında kalan daha pek çok kavme arkadaşlık etti. Şimdi onlar işledikleri amellere kavuştular ve sıra bize geldi. Peygamber Efendimiz aleyhisselam’ın, İbn Ömer’e yaptığı tavsiyeyi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan ve kalan ömrümüzü ganimet bilerek salih amellerimizi çoğaltmalıyız.

Allah’ım! Dünyadaki gurbetimizde bize acı, kabirdeki yalnızlığımızda bize merhamet et, yarın huzuruna çıktığımızda günahlarımızı affet.

 

Dipnot

1 Buhari, Rikak, 3

2 Mü’min, 40/39

3 Tirmizi, Zühd, 44

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr

Ekim 2017

Sayı: 55