Gayret Ama Neye?
Kendi türü dışında hiçbir canlı yaratılışına ters davranmıyor. Her türlü iyiliği de kötülüğü de sadece insan gösteriyor. İnsanlar da tıpkı madenler gibi farklı farklı mizaç ve karaktere sahipmiş. Kimi şefkat ve hoşgörü timsaliyken kimi barbar ve aşağılık sapkın olabiliyor. İşte insanı bu aşağılık durumlardan koruyan yegâne kalkan insanın sahip olduğu dini. Elhamdülillah Müslüman anne ve babadan Müslüman bir toplum da dünyaya geldik doğuştan Müslümanız. Ne var ki İslam'ın o muhteşem ihtişamı yüce ve güzel kurallarını hayatlarımızda yeterince temsil edebiliyor muyuz? Kendi adıma çabalıyorum ama asla ideal bir temsilim olduğunu düşünmüyorum. Kalpleri yalnızca kalplerin sahibi, alemlerin Rabbi bilir Sokaklara baktığımızda karşılaştığımız manzara ne yazık ki pek de iç açıcı değil. Anne tesettürlü, Baba sakallı şalvarlı yanındaki kızı mini şortlu. Elbette herkesin kişisel tercihi Allah müsaade etmiş biz kimiz de yargılayacağız? Zor zamanlardan geçiyoruz. Hep söylüyorum artık çocukları ne anne babaları ne öğretmenleri eğitiyor, akıllı telefon ve dijital platformun ahlak yoksunu dizileri ve filmleri eğitiyor. Sürekli bu kayan mavi ekran ve dijital platformların dizi ve filmlerine maruz kalan bir çocuk veya genç bunlardan zihnini ve ruhunu nasıl korusun? Koruyamadığını her halde görüyoruz. Az önce verdiğim misal gibi son derece dindar anne ve babaların çocukları bunun canlı örneği. Elbette böyle olmasının farklı farklı nedenleri olsa da anne ve babaların dini hayatlarındaki gevşekliği en temel problem. Dünyevi her işin öne geçmesi maddi olarak her türlü konforu çocuklarına sağlarken dini hayatın merkezine değilde haşa işine yarayan kısmında hassas olunca netice böyle oluyor galiba. Şöyle ki, çocuklarımızın eğitimi için her türlü maddi şartları oluştururken Kur'an eğitimi veya namaz alışkanlığı konusunda aynı titizliği gösteremedik. Aman okusun! Şunu olsun, bunu olsun, hep büyük hedefler koyduk. Diyeceksiniz ki bunlar yanlış mı? Değil elbet eğitimde olmalı ama önce dinin kurallarını sabitleyip, onunla beraber dünyevi eğitim için çabalamalıyız. Diğer türlü adı Müslüman kalbi başka! Doktor, mühendis, falan filan kariyerli ama Müslüman şahsiyeti oluşmamış, İslam'ı asla doğru temsil etmeyen, hazcı, konformist bireyler oluyor neslimiz.
Gayretimiz dini hayatımızla beraber olmalı bir işe başlarken, bu benim dinime uygun mu? Allah bu işten razı mı? Diye bakmalıyız insanların ne dediği değil Allah'ın ne dediği önceliğimiz olmalı. Bir nesil önce kız erkek arkadaşlığı dindar kesimde asla hoş karşılanmazken şimdi normalleşti. Kadın erkek bir arada oturulmazken artık bu da normalleşti. Camiye sadece cuma günü gider oldu beyler. Cemaatle namaz kılmanın bereketi yok. Demem o ki dini temsil de eksiğimiz çok fazla. Artık sadece konuşan değil sadece dinini çok iyi yaşayan Müslümanlar olmalıyız. Atalarımız nasıl İslam'ın İzzet ve şerefini doğru ve güzel temsil etmişse bizde öyle temsil etmeliyiz. İslam'ın emir ve yasaklarını amasız, fakatsız hayatlarımızda yaşayalım İnşallah. Yaşayalım ki, Müslüman bir toplum da Müslüman bir ailede yaşamanın konforunu diğer insanlar da görüp İslam'ı tanısın sevsin. Vesile olalım. Gayretimiz; iyi bir kul olmanın çabası ile, güzel ahlaklı, sözünün eri, namuslu güvenilir, yardım sever, cömert, helal lokma çabası ve dürüstlük üzerine olsun.
Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlar:
"Allah, ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz"
Rabbim cümlemizi dini gayreti, dünyevi gayretinden çok olanlardan eylesin.