Aralık 2006 Ebubekir Sıddık YAŞLI A- A+
A- A+

ZAMAN BİLİNCİ VE EĞİTİM

Modern yaşamın en önemli sorunlarından biri, zamanı etkin olarak kullanabilmek olarak kabul edilmektedir. Karmaşık bir nitelik taşıyan modern hayat, yapılması gereken işlerin arttığı; ancak bu işlerin yapılabilmesi için zamanın daraldığı bir yapı göstermektedir. Bu nedenle özdenetim, özdisiplin, zaman yönetimi kavramları, gündemi sıklıkla meşgul eden konular arasında yer almaktadır.

Bir taraftan gelişen bilim ve teknoloji hayatı kolaylaştırırken diğer taraftan daha karmaşık bir hale dönüştürmüştür. Mekân sorununun önemli ölçüde aşıldığı, dünyanın küçük bir köy haline geldiği, siyasi sınırların sûnî sınırlar haline dönüştüğü iddia edilirken diğer taraftan mekân olarak yan yana bulunan insanlar gerçekte birbirinden son derece uzaklaşmıştır. Birbiri ile iletişim ve etkileşimde ciddi sorunlar yaşanır hale gelmiştir. İnsanların birbiri ile ilgilenebilmek, sorunlarını paylaşmak, en yakınları için bile zaman ayırabilmek, çocukları ile zaman geçirebilmek gün geçtikçe zorlaştığına şahit olunmaktadır. Bu olumsuzlukların birçoğunun da yine zamanı yönetememekten kaynaklandığı söylenebilir. Çağımız insanlarının önemli kısmının, zamana hükmedemediği gibi zamanın kölesi haline geldiği gözlenmektedir.

Gerçekte zaman yönetimi, yalnızca modern yaşamın sorunu değildir. Zaman kavramı, insan açısından başı ve sonu belli olan bir süreci ifade ettiği için zamanı planlamak, etkin biçimde kullanabilmek, zamanı yönetebilmek, çağlar boyu önemsenen bir sorun olarak insanlığın gündemini belirlemiştir. Zaman yönetimi ve etkin kullanımı, insan hayatını düzenleme amacı güden bütün ilahi ve beşeri dinlerin, siyasal ve sosyal sistemlerin de üzerinde durduğu, ölçüler ortaya koymaya çalıştığı bir konu alanını oluşturmuştur.

Son ilahi din olan İslam; öngördüğü kural ve kaidelerde; Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerde ve yaşayan Kur’an olarak nitelenen Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin söz ve eylemlerinde de zaman ve onun önemi sıklıkla dile getirilmiştir. İslam inancında ömür, ahiret hayatı için bir sermaye olarak değerlendirilmektedir (En’am 6/32; Ankebud 29/64). Asr suresinde Allah Teala zamana yemin etmekte; insanın başıboş bırakılmayıp ömürlerini (zamanı) nerede ve nasıl kullandıkları ile ilgili hesaba çekilecekleri hatırlatılmaktadır (Ali İmran 3/186; Tirmizi/Ebvabu-s Sıfat-ı Kıyame). Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ise insanın en çok iki nimet konusunda zafiyet gösterdikleri (aldandıkları), bunların ise sağlık ve boş zaman olduğunu (Buhari/Rikak; Tirmizi/Zühd)) belirtmektedir.

Diğer taraftan insan iradesi, Allah Teâlâ’nın önemsediği değerlerden biridir. Bu nedenledir ki ona cüz’i irade bahşetmiş; kendi yarattığı ve her şeyinin asıl sahibi olmasına rağmen onu tercihlerinde serbest bırakmıştır. İnsana, imtihan alanı olarak nitelendirdiği dünyada aklını kullanarak hayır ve şerri ayırt etme; emirlerine uygun davranma, yasaklarından kaçınma sorumluluğunu yüklemiştir. Ömür sermayesini dilediği gibi kullanabilme ayrıcalığını yalnızca insana sunmuştur. Bu imtiyazlılık hali insana meleklerden üstün bir varlık olabilme ya da hayvanlardan aşağıya düşme ihtimalini içermektedir.

Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte hızlanan modern toplumda insanların ömür sermayesinin en iyi şekilde değerlendirilebilmeleri ile zamanı yönetebilme becerilerine sahip olma düzeyleri arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Zamanı yönetebilmek ise eğitim yoluyla kazanılabilecek özelliklerden biridir.

Zamanı yönetebilme özelliğinin üç temel yönü bulunmaktadır: Bilgi, duygu ve beceri boyutu. Zamanı yönetebilme bilgisi, zamanın ne olduğu, nasıl bir anlam ve öneminin olduğu, zamana nasıl hükmedilebileceği, zamana nasıl köle olunduğu ya da zamanı boşa harcama tuzaklarının neler olduğu gibi konulardaki bilgileri içermektedir. Zamanı yönetebilmenin duygusal yönünü ise zamanın önemine ilişkin bir bakış açısı oluşturmak, zamanı değerlendirme sorumluluğunu hissetmek, boşa harcama durumunda karşılaşılabilecek sorunlara ilişkin bir algı oluşturmak gibi duygular oluşturmaktadır. Zaman yönetiminin beceri boyutu ise zamanı kullanma ile ilgili bilgi ve duyguları, söylem ve eylemleri koordine etmek, istek ve arzular ile beklentileri kontrol etmek, disipline etmek gibi davranışları içermektedir.

Zaman yönetiminin içerdiği tüm bu bilgi, duygu ve beceriler ağı, küçük yaşlardan itibaren eğitim yolu ile kazanılmaktadır. Bu nedenle aile ve okul gibi eğitim ortamları, insanlara zaman yönetimi bilgi, duygu ve becerilerinin kazanılması açısından çok önemlidir. Aile ortamında anne ve babanın, okullarda ise özellikle öğretmenlerin zaman kullanımı bilinci, zamanı yönetme bilgi ve becerileri konularındaki hassasiyetleri ve yeterlikleri, çocuklar üzerinde etkilidir. Onları diğer konulardaki tutum ve davranışlarında olduğu gibi zamanın önemini bilme, onu etkin biçimde değerlendirme konusunda da örnek alırlar. Zamana ve onun önemine karşı tutum ve davranışları büyük ölçüde model aldıkları bu insanların tutum ve davranışlarına göre biçimlenir. Bu nedenle anne ve babalar ile öğretmenlerin, bu konuda da bir sorumluluk altında oldukları bilinmelidir.

Allah Teala da bu insanın hayatını düzenleme, ömür sermayesini dikkatli ve düzenli kullanması konusunda özel düzenlemeler getirmiştir. Bilindiği üzere insanın yaratılı amacı, O’na kulluk etmektir. Ömür sermayesinin her anı O’nun emir ve direktiflerine göre düzenlenmek, zamanı kulluk çerçevesinde kullanmak, O’nu sürekli hatırlamak ve anmak şeklinde değerlendirilmek zorundadır. Bu doğrultuda unutkan bir varlık olan insana, rahmetinden dolayı bir kolaylık olması adına günün, haftanın, ayın ve yılın belirli zamanlarında sürekli olarak belirli hatırlatmalarda bulunulduğu bir nizamı din olarak göndermiştir. Günün beş vaktinde, haftanın Cuma günlerinde, yılın belirli aylarında ve özel gün ve gecelerde düzenli olarak Allah’a kulluk hatırlatılmaktadır. Farklı zaman dilimlerinin özel bazı aralıklarına özel anlamlar yüklenerek insanların dikkatleri tekrar tekrar yaratılış gayesine çekilmektedir.

İnsanların bu özel zaman dilimlerinde kendilerini hesaba çekmeleri; yaptıklarını ve yapamadıkları hakkında düşünmeleri; zamanı nasıl ve ne şekilde kullandıkları gibi konularda değerlendirmeler yapmaları istenmektedir. Zamana köle olmuş değil, zamanı Allah rızasına uygun şekilde kendine köle etmiş ve zamana hükmedebilen kullar arzulanmaktadır.

Ömür sermayesini, onu bize bahşeden Yaratan’ın isteği doğrultusunda planlayan, organize eden ve kullanabilen; hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekebilen ve O’nun rızasına uygun kararlar alarak uygulayabilen kullar olmamızı Rabbimiz bizlere nasib etsin.

Selam ve dua ile…

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr