Şubat 2010 İlkadım A- A+
A- A+

Yasir MUHAMMED ve Ebul Hasen MUHAMMED ile Mülakat

Cihad Meydanı Gazze’den Şehadet Heveslisi Gençler Yasir MUHAMMED ve Ebul Hasen MUHAMMED:

“Anneler, çocuklarına cihadı ve şehadeti öğretiyor”

İlkadım Dergisi yayın kurulu şubat sayısında kapak konusu olarak “Şehid ve Şehadet”i ele almayı kararlaştırdı. Konu “Şehadet” olduğu için şu anda dünyanın belirli yerlerinde çok şehit vermiş olan ve halen veren ülkeler ve bunların mücadelesi akla gelir. Ümmetin en sıcak savaşları yaşadığı Filistin’den Filistinlilerle şehadet üzerine bir söyleşi yapalım istedik. Onlar tedavi amaçlı Türkiye’de bulundukları için onlarla İstanbul’da konuştuk. İsteğimize olumlu cevap verdikleri için candan teşekkür ediyoruz. Sizleri “cihat mektebi” öğrencileri ile baş başa bırakıyoruz.

**

 

— İlkadım: Önce sizleri tanıyalım..

— Ben Yasir Muhammed, Gazzedenim. Ben Ebulhasen Muhammed, ben de Gazze’denim.

— İlkadım: Teşekkür ederim. Önce şu soruyla başlamak istiyorum. Siz Filistinlilerin şehadete bakışları nasıldır?

— Yasir MUHAMMED: Bismillahirrahmanirrahim. Filistin’de, Gazze’de biz doğduğumuz zaman iki şey öğreniyoruz, onlarla büyüyoruz. Biz işgal altındayız. Onun için iki şey aklımızdan hiç çıkmaz. ”Ya zafer, yani Filistin’in bağımsızlığı, ya da şehadet.”Biz çocukken bu iki şeyi öğreniyoruz ve onlarla büyüyoruz.

— İlkadım: Zafer yahut Şehadet...

— Yasir MUHAMMED: Zafer yahut Şehadet.

— İlkadım:  Peki. Filistinli çocuklar böyle büyüyorlarsa, anneler şehadet ninnileri söyleyerek mi büyütüyorlar, bebeklerini çocuklarını? Kulaklarına ezan gibi Müslüman ismi gibi, şehadet ninnileri de mi okunuyor?

— Yasir MUHAMMED:  Bizim annelerimiz, ninelerimiz her zaman, çocukluktan gençlik çağımıza kadar cihadı şehadeti anlatıyorlar. Bu özellikler Allah’tan sadece Filistinli annelerde bulunuyor sanki. Annelerimizin niyetlerinde bu var, yapısında bu var. Annelerimiz hazırlanıyor, “Benim çocuklarım cihada gidecekler, benim çocuklarım şehit olacaklar” diye. Onlar önceden hazırlıklı. Tabi ki bunu bir anda bir defada vermiyorlar öğretmiyorlar çocuklarına. Bunu zamanla öğretiyorlar, yudum yudum öğretiyorlar onlara. Bir örnek vardır Filistin Hansa’sı Ümmü Muhammed Farahat, Ümmü Nidal, şu anda Filistin’de milletvekili kendisi.Dört oğlunu şehit vermiş Filistin için... Ümmü Nidal, kendisi vedalaşıyor çocuğuyla, kendisi öpüyor silah veriyor ona ve şehadete gönderiyor.

— İlkadım: Ümmü Nidal.

— Yasir MUHAMMED: Evet Ümmü Nidal. Peki bu şekilde bu manzarayı nerde görebilirsiniz? Sadece Filistin’de! Yani bu Allah’tan bereket. İlk önce din sevgisi öğretiyorlar... Din nedir? İman nedir? Vatan müdafaası nedir? Bunları öğretiyorlar. Tabi biz din,iman ve vatan müdafaasını özümüzde kabullenmiş olarak namaz kılmaya, camilere gidiyoruz. Orda, camilere gittiğimiz zaman caminin esas işlevi içerisinde, bizler yetişiyoruz. Gençler olarak Filistin’de beş temel düsturumuz vardır. Bu bizim sembolümüz, sloganımız olmuştur adeta. Her yerde bu simge ve sembolümüzü, bu sloganımızı kullanıyoruz ..

‘’Allahu gayetüna’’ (Hedefimiz Allah) ‘’Rasulü kudvetina’’ (Liderimiz Hz. Muhammed) “El cihadü sebilüna’’ (Yolumuz cihaddır) ’’Kur’anı düsturuna’’ (Düsturumuz Kur’an) ‘’Vel mevtu fi sebilillah esma emanina’’ (En çok sevdiğimiz en çok istediğimiz hedef şehadettir)

— İlkadım: Çok çok ilginç.

— Yasir MUHAMMED: Burada bir bağlantı vardır, annelerimiz dini, din sevgisini öğretiyorlar bize Aynı anda biz camilere gidiyoruz.Bu beş temeli düsturu öğreniyoruz. Biz mücahid olarak cihada gittiğimiz zaman annelerimiz engel olmuyorlar. Neden? Çünkü onlar din sevgisi öğrettiler bize. Bu Filistinli annenin görevidir. Din ve vatanı müdafaa durumu ortaya çıkıyor. Annelerimizden engel yoktur, kabul ediyorlar. Biz din sevgisi öğrettik onlar gittiler camiye. Orda camide, İslam’ı ve şehadetin temellerini öğrendiler. Onun için anneler engel olmuyorlar. Bilakis devamlı, devamlı teşvik ediyorlar evlatlarını.Gidin camilere...

— İlkadım: Evet. Sizden de alalım cevaplarınızı.

— Ebul Hasen MUHAMMED: Filistin’de şehadet eğitiminin bir ayağı budur aslında... Anne demek bir ayaktır. Yani anne, küçükken o tohumları atar, küçükken o din sevgisi ve Filistin sevgisini verir, sonra camilere gönderir. Çünkü cami bizde Türkiye’den biraz farklıdır. Filistin’de İslami ve milli çalışmaların bir derneği yoktur.Vardır ama asıl çalışma yeri camilerdir bizim için.

— İlkadım: Filistin de anne çocuğu dünyaya getirir, ona beş kuralı öğretir, eğitim yeri olarak camiye gönderir.

— Ebul Hasen MUHAMMED: Aynen öyle evet. Filistin’de çocuk annenin eğitimi ile başlıyor mücadeleye ve belli bir yaşa kadar tabi olgunlaşıyor. Oradan aldığı eğitime, camide eğitim veren üstatlarımızın da katkılarıyla, tabi ki bu nesil artık yetişmiş oluyor.

— İlkadım: Peki çocuğun camiyle tanışması kaç yaşlarında oluyor?

— Yasir MUHAMMED: Biz camilere ilk okula gitmeden önce başlar, cami derslerine devam ederiz..

— İlkadım: Evet. Şimdi bir şey merak ediyoruz. Acaba annelerinizden ve ninelerinizden öğrendiğiniz bir ninni cihadla ilgili çocukluğunuzdan hafızanızda kalan bir şey var mı?

— Ebul Hasen MUHAMMED: Ben ailemden 8 şehid verdim: Amcalarım, amcaoğullarım… Aşiretten bir babam ve bir de amcam kaldı erkek olarak. Diğerleri hep bayanlar ve çocuklardı. Biz doğduğumuzda şehadetle büyüdük. Annelerimiz, halalarımız, teyzelerimiz, kız kardeşlerimiz hep şehidlerimizi ve şehadet öykülerini anlattılar bizlere. Yani şehid ve şehadetle büyüdük bizler. Zaten hayatımız şehadet şarkısı şehadet öyküsü. Hayatımız şehadet okulu. Biz doğmadan babalarımız yazdı, şimdi bizler yazıyoruz,yarın çocuklarımız yazacaklar. Şehadet şarkıları şehadet öyküleri yazacaklar tarih sayfalarına.

— İlkadım: Evet. 8 şehit aileden gidiyor. O zaman kaç yaşlarındaydınız?

— Ebul Hasen MUHAMMED: 1 yaşındaydım..

— İlkadım: Şehitlerin maneviyatınıza etkileri neler oluyor? Geride kalanların maneviyatları nasıl etkileniyor?

— Yasir MUHAMMED: Manevi etkilerinden, iki önemli etken vardır. Birincisi ahiret, ikincisi dünya. Ahiret için biz şehit verdik. O zaman ahirette bu bizim için bir kazanç. Çünkü bizden 72 kişinin cennete girmesine vesile olacak.Onun için biz Allah’a yakınız bu şehidimizle. Bu ahiret için. Dünya için gene bize bir kazanç var. Nasıl bir kazanç? Biz Filistin’i unutmayacağız. Haklarımızı unutmayacağız.Biz şehit verdik o zaman biz hep bu şehitlerin arkasından gideceğiz. Ta ki vatanımızı kurtarana dek. Şehidler, diğer ailelere, diğer gençlere bir teşvik oluyor, bize manevi güç veriyor. Biz tüm fertleriyle mücahid bir aileyiz ve devam ediyoruz bu şekilde. Çocuklarımıza öğretiyoruz amcan şehit, baban şehit, kardeşin şehit. Bu şekilde bizim de dediğim gibi iki önemli kazancımız oluyor

— İlkadım: Tabi bunlar olduktan sonra Filistin’i terk etmek gibi bir düşünceleri olmaz.

— Ebul Hasen MUHAMMED: Tabi doğru. Sorduğunuz güzel bir soruydu. Onun için biz şimdi buradayız iki aydır buradayız. Ama sabırsızlıkla bekliyoruz, hemen dönelim Filistin’e diye. Sadece ilaç için biz buradayız.

— Yasir MUHAMMED: Ben bu son savaşın, “Furkan Savaşı”nın birinci gününde yaralandım...

— İlkadım: Her savaşa bir isim mi veriliyor orda? Furkan Savaşı dediniz..

— Yasir  MUHAMMED: Furkan savaşı evet. Furkan savaşı, yani geçen sene aralıkta başlayan Gazze savaşı. Zaten şimdi yıldönümünü yaşıyoruz. Bugün Gazze’nin yıldönümü. Bizim İslami hareket ona bir isim verdi. Furkan Savaşı ‘’Harbul Furkan’’ deriz ona. Ben” harb’ül Furkan’ın birinci gününde ağır yaralandım.. Mısıra üçüncü günde götürdüler... Çünkü Gazze’de ilaç yok. Bilincimi kaybetmişim ve Mısır’a göndermişler. Mısır’da 12 gün kalmışım, hastanede yoğun bakımda. 12. günde uyanmışım, ”Ben nerdeyim?”diye sordum.

“Hastanedesiniz yoğun bakımdasınız.” dediler. “Yok olmaz ben Filistin’e dönmek  istiyorum! Çünkü ben şehit olmak istiyorum... Neden burdayım ben? Lütfen götürün beni oraya.”dedim.

“Ya sizden binlerce gençler var, siz artık gereken şeyleri yaptınız yeterli, nasibinizi de aldınız hastanede şimdi tedavi görüyorsunuz.” dediler. “Yok yok lütfen götürün beni Filistin’e! Ben orda şehit olmak istiyorum. Tamam Allah beni şehid olarak seçmedi o günde; ama ben dönmek istiyorum. Allahım beni de şehid seç! Rabbim ben şehadet için oradaydım.” Aslında ben şehit olmak için ordaydım ve olamadım, bir tek yaralandım...

— İlkadım: Şehadet isteği , bu arzu neden bu kadar çok? Dünya hayatını terk etmek yani bazılarına göre ölüm... Dünyaya bir daha dönüş yok, sonsuzluk alemine gideceksin biraz daha yaşasak diye hiç aklına gelmedi mi?

— Yasir MUHAMMED: Güzel kardeşim..! Kim dedi Şehit ölmüş? Şehit zaten ölmez! Biz bu fani dünyadan baki dünyaya gidiyoruz.Sonsuzluğa gidiyoruz biz, sonsuz dünyaya gidiyoruz.Onun için biz hiç tereddüt etmeden şehadete gidiyoruz ve severek ve Allah’ı özleyerek gidiyoruz biz. Özledik yani Allah’ı onun için gidiyoruz. Şehadete bu özlemle koşuyoruz..

Kur’anı Kerim’de bir ayet vardır. Müslümanlara nehyediyor yasaklıyor: ‘’Vela tegulu limeyyugtelu fisebilillahi emvata’’ Yani ‘’Şehitlere sakının hiç ölü demeyin şehitler ölmezler.’’ Ölü değildir şehitler. Her insan hayatı seviyor, bizde seviyoruz hayatı ve dünyayı. Nefis de tabi ki seviyor ama biz Filistin’in durumuna baktığımız zaman Filistin işgal altında, devletimiz ülkemiz yok, Kudüs işgal altında, İslam dünyası işgal altında! Yani insan yaşadığı zaman bir ülkesi vardır, bir devleti vardır, kutsal şeyleri işgal altında değildir o zamanda hayatı dünyayı seviyor.Ama biz bakıyoruz Filistin içinde her şey işgal altında... Onun için biz mücadele ediyoruz. İşgalden kurtarmak için biz mücadele ediyoruz. Kudüs’ü, dini inancımızı, vatanımızı… Her şeyi kurtarmak istiyoruz.

Burada iki temel amaçla büyüyoruz: 1.Filistin’i kurtarmak için uğraşıyoruz 2.Kudüs’ü.. yani Kudüs din bizim için, inanç. Kudüs’ü kurtarmak istiyoruz aynı anda...Bu aklımızda. Çocukluktan, büyüyünceye kadar.

Şimdi her Müslüman’ın hedefi nedir? Allah rızası ve cennete girmek. Öyle değil mi..? Bize Allah Filistin’de, en kısa yolu gösterdi.En kısa yol nedir şehadet. Şimdi her Müslüman uğraşıyor ibadetlerle hayır amellerle. Ama Allah bizden razı olacağı en kısa yolu gösterdi. Nedir o? Şehadet. Onun için biz Filistin’de şehadeti seviyoruz ..

— İlkadım: Peki Şehit verdiğiniz, kardeşleri uğurlarken nasıl bir heyecan yaşıyorsunuz? Nasıl bir tavır içerisinde olursunuz..?

— Ebul Hasen MUHAMMED: Şimdi iki duygu halinde oluruz.. Birincisi hüzünle uğurlarız şehitleri.Neden, çünkü biz kaybettik, yani aramızdan kaybettik. Aramızdan ayrıldılar bu hüznümüze sebep olur. Ama ikincisi sevinçle uğurlarız. Neden çünkü o Allah yanına gidiyor. Filistin için şehit verdik.Belki siz de fark ediyorsunuz, Filistin’de bir şehit verdiğimizde, hüzün vardır ama sevinçte vardır aynı anda. Sevincimizi tevhidlerle, tekbirlerle, zılgıtlarla ifade ederiz. Bunlar güzel şeyler yani sevincimizin ifadesidir... Neden çünkü Allaha gidiyor. Allah rızası için gidiyor. Yani bu şuur, bu his vardır yani şehidi uğurlarken ..

— İlkadım: Peki Şehitler için özel törenler oluyor mu? Yani normal vefat eden bir insanla şehit olan bir insanın cenaze törenlerinde farklılık oluyor mu?

— Ebul Hasen MUHAMMED: Tabi. Resmi tören vardır farklı tören vardır. Normal ölü cenazesinde sadece akrabalar ve ev etrafındaki komşular yani az insan gelir. Ama şehit cenazesine, şehit törenine tüm şehir, hatta tüm Gazze şehri gelir .Önce camide namaz kılınır, sonra şehit evine götürülür kutlamak için, ondan sonra mezara götürüyorlar.. Giderken yine ilahilerle tekbirlerle zılgıtlarla, tehlillerle, tekbirlerle güzel bir uğurlama yapıyorlar o anda. Şehit defnediliyor, ondan sonra şehit evine dönülür, orda üç günlük bir taziye çadırı kurarlar.Üç gün içerisinde sanki bir düğün vardır. İlahiler şarkılar zılgıtlar tevhidler, tekbirler Kur’anlar okunur.. Herkes sevinçlidir, neden? Şehit verdik diye. Onun için tabi ki resmi farklı bir tören vardır şehit için.

— İlkadım: Ahmet Yasin vefatı şehadeti sizde nasıl bir duygu uyandırmıştı?

— Ebul Hasen MUHAMMED: Şeyh Yasin şehid olunca, biz çok sevindik, neden? Çünkü biz, Onun yanındaydık. O’nun yanında yaşıyorduk, yanında çalışıyorduk. Ölmeden bir ay önce zaten doktorlar son günlerini yaşıyor dediler. Her an ölebilirdi. Ve her hafta hastaneye götürülüyordu. Birkaç gün hastanede kalıyor sonra eve getiriliyordu. Zaten Ahmed Yasin hastalıktan ölmek üzereydi. Hastalığı sebebiyle camide namaz kılamıyordu. Son aylarda namazını evde kılıyordu. Ama o gece ısrarla camiye götürün beni sabah namazına diye tembih etti. Sübhanallah biz biliyoruz, Allah onu seçti. O sabah gitti, götürdüler camiye sabah namazına, neden? O şerefi için gitti. Şehadet şerefi için gitti. Tabi ki şehit oldu o. O gece aynı anda tüm Gazze tüm Filistin ayağa kalktı. Tabi ki biz güzel ve büyük bir uğurlama yaptık. Gerçekten tüm Filistinliler sevindiler. Üzüldük ama neden sevindik? Çünkü Allah onu seçti, şehadet için. Sevincimiz şehid olmasınadır aramızdan ayrılışına değil.

— İlkadım: Ölecekti ve şehadetle öldü.

— Ebul Hasen MUHAMMED: Filistin’de Şeyh Yasin her zaman meşhur bir cümle söylüyordu: “Hedefim ve amacım bu dünyada Allah’ın rızasıdır.” Bu kadar. Şimdi siz yolda gidiyorsunuz nereye gittiğinizi bilmezken... Bir anda bir tabela gördünüz, tabela size siz doğru yoldasınız, işaretini veriyor. O zaman devam ediyorsunuz yolunuza... Şeyh Ahmed Yasinin Şehadeti bize bu tabela gibi doğru yolda olduğumuzu gösterdi! Her zaman dua ediyordu Allahın rızasını rica ediyordu. Allahın rızası nedir? Ahmed Yasin’i yanına şehid olarak almasıdır. Allah seçti mi şehit olarak? Evet, buna hepimiz şahidiz. O zaman bizler de İslami hareketin oğulları, gençleri, çocukları doğru yoldayız. Siz devam edin Allah’ın rızası bu şehadettedir. Bunun için biz devam ediyoruz ve şehadet yolundayız..Elhamdülillah..

— İlkadım: Evet.

— Ebul Hasen MUHAMMED: Şeyh Yasin Filistin İslami hareketi için, Filistinli Müslüman gençler için büyük bir semboldür.İslami hareketin beynidir! Çünkü o zaten felçli yani hareketsiz birisi. İslami hareketin beyni. Sübhanallah. Gene Şeyh Yasin’i vurdukları zaman yüzü aynı kaldı. Gördük yüzünü. Sadece beynini vurmuşlar bu sanki bir mucize idi

— İlkadım: Evet. Şehadet ruhunu nasıl elde ediyorlar diye soracaktım, ama konuşmalar arasında bu sorunun cevabını çok güzel bir şekilde aldık. Özel bir bilinçlenme devresi diye sorumuz vardı. Özel bir bilinçlenme devresi yaşıyorlar mı? Yani bu gençler nasıl bir eğitim alıyorlar? Çalışmaları nasıl? Evde annelerin camide üstatların dersleri, İslami çalışmaları var.Bunun haricinde gençler nasıl bir eğitim alıyorlar? Yani evle camiyle sınırlı kalmıyordur mutlaka.

— Ebul Hasen MUHAMMED: Bu konuda en önemli faktör örnek lider! Zaten İslami hareketin liderleri hepsi şehit. Şehit veriyorlar hayatta olanlar da şehadete hazırlar. En önemli faktör budur. Yani örnek liderlerimiz vardır. Ayrıca bizim gençlerimiz zaten şehadeti seviyorlar, herkes şehit ölmek istiyor.Onun için bu gençlerden seçiliyor şehadeti sevenler.Şehit ölmek isteyenler seçiliyor. Alıyorlar onları ve özel eğitim veriyorlar onlara.Yani şehadeti sevmek cihadı sevmek nasıl bir duygu? Cihad bölgesine gittikleri zaman tabiki özel eğitimleri vardır, tüm gençlere değil sadece seçilenlere eğitim veriliyor.

— İlkadım: Peki ailede çok çocuklu gençlerden mi, yoksa tek bir çocuk dahi olsa şehadeti özleyenlerden mi seçiliyor bu gençler?

— Yasir MUHAMMED: Sadece çok çocuklu ailelerden değil, bazı ailelerin tek oğlu vardır kendiler istiyor. Bizim de evladımız Allah yolunda gitsin, şehit olsun diyor. Bir komşumuz vardı. Babası yaşlı annesi yaşlı, kendisi 25 yaşında ailenin tek evladı şehit verdik. Şehit ismi Muhammed Ebu Mukaya.Yani o şehit ölmüş. Israrla istediği zaman alınıyor.

— İlkadım: Evet böyle, şehadet için sıraya giriliyor yani.

— Yasir MUHAMMED: Tabii evet.

— İlkadım: O zaman şu ortaya çıkıyor Filistin’de. Şehadet sevdalısı bu gençler, böyle bir kalabalık gördüm bende katılayım demiyorlar. Bir hareket var katılmam gerekir diyor.

— Yasir MUHAMMED: Evet doğrudur. Bu şekilde aynen bu şekilde anladığınız gibi. Yahya Ayyaş, Filistin’de 96’da, 97’de, 98’de Şehadet öğrencileri hazırlayan bir mühendis. Şehadete hazırlayan mühendis Yahya Ayyaş 1996’da şehit olmuştu. Şehadetinden sonra bir intikama kalkmışlar bizim Filistinli gençler. Dört veya beş eylem oldu, şehadet eylemi. Her yerde bir ihtisaslaşma vardır,bir uzmanlık vardır. Askeri hareketlerde birimler vardır. o deniz kuvvetleri, o kara kuvvetleri, bilmem ne kuvvetleri değişik kuvvetler.Filistin’de buna bir de şehadet kuvvetleri eklenir. Hazırdır onlar Şehadet için.

— İlkadım: Şehadet kuvvetleri.

— Yasir MUHAMMED: Evet. Yani bu ülke için bu uzmanlık gerekiyor bizim için. Onun için biz daha iyi biliyoruz Filistin’i Böyle bir deyim bizde vardır.’’Ehlü mekketü edremü şabe’’ İstanbul halkı ya da İstanbul’da yaşayanlar İstanbul sokaklarını dahi en iyi bilenler onlardır. Böyle bir deyim bizde vardır. Onun için biz bildik ve biliyoruz. Filistin için,’’şehadet kuvvetleri’’ bu ihtisas, bu uzmanlık gerekiyor bize. Hazırlık yapmak lazım.

— İlkadım: Önce hazırlık değil mi?

— Yasir MUHAMMED: Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) diyor ki: “Cihada çıkamayan ya da cihada çıkmayan insan, içinden cihadı şehadeti hiç zikretmeden ölürse, cahiliyyet insanları gibi ölmüştür.” Sanki İslamiyeti görmemiş, Müslüman olmamış gibi. Cihad sahasında, cihad meydanında ölmeseniz bile, içinde şehit ölmek istiyorum niyeti varsa, o zaman normal öldüğünüz zaman şehitler gibi ölürsünüz.

— İlkadım: Bu içten konuşma için teşekkür ederiz.

— Ebul Hasen MUHAMMED:: Şehit olanlara ve onu özleyenlere de selam olsun.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr