Ağustos 2016 Salih ZENGİN A- A+
A- A+

Vasat Bir Ümmet Olabildik mi

Çok kıymetli İlkadım Dergisi okuyucuları! Öncelikle bizleri vasat bir ümmet kılan yüce Rabbimize hamdü senalar olsun.

İTİDAL NEDİR?

İtidal kelimesi ‘adl’ kökünden mastar olup “iki aşırı tutum ve davranış arasındaki orta hal” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım çerçevesinde itidal kelimesinin; orta halde bulunma, aşırılıktan kaçınma, ölçülü olma, soğukkanlılık, denge, düzgünlük, doğruluk” gibi manalara geldiğini görmekteyiz.

İtidal; inanç, söz ve amelde adalet üzere olmak demektir. Ayrıca adalet teriminin, “her şeyi yerli yerine koymak, her şeye hakkını teslim etmek” gibi anlamlara geldiğini de görmekteyiz.

İtidal, önümüze çıkan üç şıktan ortadakini işaretlemek demek değildir. İtidal, üç şeyden ortadakini benimsemek ve ona tâbi olmak da değildir. İtidal, yüce Allah’ın ölçülerini gözetmek ve bu ölçüleri eksiltmeden ve artırmadan bu ölçülere bağlı kalma cehdini gösterebilmektir.

İtidal, sırat-ı mustakîm üzere bulunma gayretinde olmak ve onun ötesine geçmekten de, berisinde kalmaktan da imtina etmek demektir.

İtidal, kelime veya terim olarak Kur’an’da geçmez, fakat Kur’an baştan sona bir itidal, adalet üzere olma öğretisidir. Kur’an, yeme-içme konusunda da, yürümek, konuşmak gibi bedensel faaliyetlerde de kazanma ve harcamada d, mükâfat ve ceza vermede de barışta da savaşta da itidal üzere, adaletli olmayı, her şeyi yerli yerine koymayı öngörür. Kur’an’ı ahlak edinmiş olan Allah Resulü aleyhisselam’ın hayatı ve vahyin ışığında meydana getirdiği toplumsal ve siyasal işleyişi itidalin müşahhas örneğini oluşturmuştur.

İFRAT VE TEFRİT NEDİR?

İfrat; sözlükte “söz veya işte haddi aşmak, aşırı gitmek” gibi anlamlara gelmektedir. Ahlaki bir kavram olarak ise ahlaki davranışların kaynağı olan psikolojik yeteneklerin işleyişinde itidal noktasının ilerisine geçen sapmalar demektir. Yaptıklarımızda aşırıya kaçmak demektir.

Tefrit; ifratın zıddıdır. Söz veya fiillerimizde gevşek ve ihmalkâr davranmak, çabuklukta çok geri kalmak demektir. Her ikisi de aşırı uçları ifade etmektedir.

Vasat olmanın zıddı, ifrat ve tefrit üzere olmaktır. İstenilen şeyden daha fazlasını yapmak ifrat, daha azını yapmak ise tefrittir. İfrat ve tefrit, makbul olmayan, dinimizin nazarında hoş karşılanmayan davranış biçimleridir. Kur’an ve sünnette yasaklanmıştır. Makul olan ise itidal üzere olmaktır.

Hayatımızın her alanında, yaptığımız bütün ibadetlerde ifrat ve tefritten uzak, Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği gibi vasat bir ümmet yani orta yolu tutan bir ümmet olmamız gerekir.

Yüce dinimiz İslam, vasat bir dindir. Her türlü aşırılıktan uzak olmayı emretmektedir biz Müslümanlara. Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki:
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا
İşte böylece sizin insanlar üzerinde şahitler olmanız, Resulün de sizin üzerinizde şahit olması için sizi vasat (orta, dengeli) bir ümmet kıldık. (Bakara, 143)

Efendimiz aleyhisselam da birçok hadis-i şeriflerinde ibadetlerinde aşırı gidenlerin helak olduğunu ifade etmektedir. Her işimizde aşırılıktan sakınmamız gerektiğini, vasat (orta yol) bir ümmet olmamız gerektiğini bizlere tavsiye etmektedir. Peygamberimiz ashabında gördüğü aşırılığı da hiçbir zaman onaylamamıştır ve daima onları uyarmıştır.

Enes İbn Malik radiyallahu anh anlatıyor: Bir gün ashabdan üç kişi (Ali b. Ebi Talib, Abdullah b. Amr b. As ve Osman b. Maz’un) Peygamberimizin gizli yaptığı ibadetlerini sormak ve öğrenmek üzere Peygamberimizin hanımlarının evlerine gelirler ve sorarlar. Ashaba peygamberimizin evde yaptığı ibadetler anlatılınca güya bunu azımsarlar ve kendi kendilerine “Biz nerde peygamber nerde?” diye düşünmeye başlarlar. İçlerinden birisi; “Ben geceleri hiç uyumadan devamlı ibadet edeceğim.” Diğeri; “Ben de hiç ara vermeden oruç tutacağım.” Üçüncüsü ise; “Ben de kadınlardan ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyeceğim.” der. Onlar böyle söylerlerken Peygamberimiz aleyhisselam ashabın söylediklerini işitir ve yanlarına gelir;

“Sizler şöyle şöyle söylüyordunuz değil mi? Fakat şunu çok iyi bilin ki ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve günahlardan en çok korunanınızım. Hal böyle iken ben bazen oruç tutarım bazen tutmam. Bazen gecenin bir kısmını ibadetle geçiririm bazen de yatar uyurum. Kadınlarla da evlenirim. İşte benim sünnetim budur. Kim benim bu yolumdan gitmez de ondan yüz çevirirse bizden değildir.” buyurur. (Kütüb-i Sitte; Buhari, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5, (1401); Nesai, Nikâh 4)

Başka hadis-i şeriflerinde ise:

İfrat ve tefritten uzak durun. (Buhari)

Orta yolu tutun, istikametten ayrılmayın! Aşırı giden helak olur. (Müslim)

Din kolaylıktır. Vasattan ayrılıp aşırı gideni din mağlup eder. (Nesai)

İfrat ve tefritten uzak dur, vasatı tercih et; çünkü işlerin en hayırlısı orta olanıdır. (Beyhakî)

İlim amelden efdaldir. Amelin efdali de orta yolda olmaktır. Allah Teâlâ’nın dini ifrat ve tefrit arasındadır. İkisinin ortası sırat-ı müstakim, yani doğru yoldur. (Beyhakî)

Ayet ve hadisler ışığında düşündüğümüzde Allah Teâlâ, İslam ümmetine önemli sorumluluklar yüklemektedir. Daha hayırlı, daha adil, daha dengeli ve istikamet üzere olmak manasına gelen “vasat ümmet” olma özelliği de bu sorumlulukların en önemlilerindendir.

Vasat ümmet olmanın gereği olarak bizlerin, inançta, davranışta, ibadette; dünya ve ahiret işlerimizin tamamında aşırıya kaçmayarak daima itidal üzere bulunması gerekmektedir. Bundan dolayı ne dünya için ahireti ne de ahiret için dünyayı terk edebiliriz.

VASAT BİR ÜMMET OLABİLMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

  • Allah’ın azabından korktuğumuz gibi rahmetinden de ümidimizi kesmemeliyiz.
  • İbadetlerimizde asıl olan kolaylık ve itidaldir, aşırılıktan kaçınmalıyız. Müslüman’ın görevi sadece namaz kılmak, oruç tutmak ve Kur’an okumaktan ibaret değildir. Bundan başka, kendisine, ailesine, çocuklarına, komşularına, toplumuna ve milletine karşı görevleri de vardır. İbadetlerimiz, diğer görevlerimizin yapılmasına engel olmamalıdır.
  • Efendimiz aleyhisselam’ın; “Bu din kolaylık dinidir. Bir kimse ibadetlerim eksik olmasın diye din hususunda kendisini zorlarsa din ona galebe çalar, üstün gelir. Şu halde orta yolu izleyin ve insanı yormayacak, usandırmayacak ve neşesini azaltmayacak şekilde az da olsa devamlı ibadetle meşgul olun.” uyarısını hiçbir zaman unutmamalıyız.
  • Ahlakımızın, davranışımızın iyi olduğunu söyleyerek, hiç kimseye zararımızın olmadığını savunarak ve benim kalbim temiz gibi bir düşünceyle hiçbir ibadetten de kendimizi alıkoymamalıyız.
  •  Harcamalarımızda aşırıya gidip savurganlık yapmadığımız gibi cimrilik edip hayır yolunda harcamaktan da uzak durmamalıyız. Cömert olmasını bilmeliyiz.
  • İşlerimizde tembellikten ve acelecilikten uzak, yani dengeli ve ölçülü olmalıyız.
  • Davranışlarımızda ve konuşmalarımızda aşırılıktan uzak durmalı; nerede, ne zaman, nasıl davranacağımızı iyi düşünmeli ve pişman olacağımız aşırı hal ve hareketler içerisine girmemeliyiz.
  • Konuşulması gereken yerde konuşmalı, susulması gereken yerde susmalıyız.
  • Yememizde, içmemizde israftan sakınmamız gerektiği gibi açlık çekmekten de sakınmamız gerekir. İhtiyacımız kadar yememiz vasattır.
  • Giyim ve kuşamımıza dikkat etmeli; çok pahalı ve lüks şeylerden uzak durduğumuz gibi, ibadetlerimizin sıhhatine zarar verecek ve bize yakışmayacak şeyleri giymekten de uzak durmalıyız.
  • Allah azze ve celle geceyi dinlenmemiz için yarattığını buyuruyor; öyleyse sürekli uyumak ya da hiç uyumamak doğru değildir. İhtiyacımız kadar ve vaktinde uyumak vasattır.
  • Kibirlenmekten ve aşırı derecede tevazulu (temelluk) olmaktan da uzak olmalıyız.
  • Bir kimseyi aşırı sevmekten ya da sevgimizi hiç göstermemekten uzak durmalıyız.
  • Dostlukta ve düşmanlıkta aşırı gitmemeliyiz. Çünkü Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Bir kimseyi günün birinde aranızın açılabileceğini hesaba katarak sev. Buğz ettiğine de günün birinde dost olabileceğini düşünerek buğz et.” buyurmaktadır. (Tirmizi)
  • Hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanarak kaderi inkâr etmek ya da suçu kadere yüklemekten de sakınmalıyız.

Özetle; her şeyin hayırlı olanı vasat olanıdır. Aşırılık da hafife alma da istenmeyen ve hoşnut olunmayan bir durumdur. Bizler vasat bir ümmetiz. İslam itidal dinidir. Her türlü aşırılıktan uzak bir dindir.

Peygamber efendimiz aleyhisselam hiçbir aşırılığı onaylamamış ve bizleri şu şekilde uyarmıştır: “Dinde aşırı gitmekten sakının, zira sizden öncekiler dindeki aşırılıkları yüzünden helâk olmuşlardır.”

Cenab-ı Hak her işimizde itidal üzere olabilmeyi nasip eylesin.

KAYNAKLAR

1.Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı
2.Mefkûre, Zeki Soyak
3.Fazilet Toplumu, Zeki Soyak
4.İslam Ansiklopedisi, Diyanet İşleri Başkanlığ


Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr