SÖZ MEYDANI-Bir Anket Üzerine
Ocak 2019 İbrahim ÇİFTÇİ A- A+ Sesli Dinle    |  
Sesli Dinle    A- A+

SÖZ MEYDANI-Bir Anket Üzerine

Gençlerle ilgili gerçekçi bir araştırma yapılmış. Anket ya da araştırmaların içeriğine bakarım ve yaşadığım toplumla bağlaşıklığını, bağdaşıklığını ve ilgisini ölçerim, sonra değerlendirmemi yaparım. Özellikle kadınlar ve gençler üzerine yapılan anket ve araştırmaların “algı operasyonu” oluşturma ve yönlendirme amacı gütmesi sebebiyle daha dikkatli olunması gerekir. Örnek ensest ilişkilerle ilgili anketin amacı toplumu ve değer yargılarımızı yok etmek, aşağılamaktı sanki. O anketin(!) sonuçlarına bakılınca hemen hemen her evde böyle bir ilişki var. Böyle olunca sapık bir aile ve o ailelerin oluşturduğu sapık bir toplum ortaya çıkıyor. Dünyada akrabalık bağları en kuvvetli bir milleti anket iftirasıyla karalamak ve algı oluşturup az sayıdaki olayla da sapıklık normalleştirilmek isteniyor.

Sevgisizliklere saygısızlığı da ekleyince aile içi ilişkileri altüst ettiler. Ama yine de ailemiz sağlam kaldı. Nitekim her gencimiz, bekârımız ev kurmanın hayali ve arzusu ile yanmaktadır. Bunları “iyi diyelim iyi olsun” kabilinde söylemiyorum. Bizdeki akraba isimlerinin hiçbir dilde olmadığını daha önce yazmıştım. Varsa bilen açıklasın, biz de öğrenelim. Batı ve Doğu dillerinde “kaynana, kaynata, kayın, elti, görümce, bacanak, enişte, baldız…” kelimeleri yok. İngilizce de baldızı anlatmak için “hanımın kız kardeşi” demek zorundasınız. Bacanak için “hanımın kız kardeşinin kocası” gibi uzun açıklamalar yapılır. Diğer dillerde de böyle olduğunu zannediyorum. Bu husus bizdeki aile bağının güçlülüğünü tarihi olarak da kanıtlayan bir husustur.

Algı oluşturma maksatlı anket ve araştırmalara bunun için dikkat etmeliyiz ve “gaza gelip” bunları normal görür hale gelmemeliyiz.

Yapılan bir araştırma çalışması, gençlerimizin değerlendirmesini yumuşak koltuklarda yaparak “Onlara verilen imkânları” (ki bunlar ağırlıklı maddidir) sayarak rahatlama ve büyük beklentiler içerisine girilmemesi noktasında yönetimi, anne babaları, STK olarak anılan vakıf-dernek ve kurumları uyarmaktadır. Türkiye Gençlik STK’ları Platformu’nun 15-30 yaş arası gençleri anlamak üzere yaptırdığı bu araştırmada 8.000 denek kullanılmış.

Gençler Kendini Milliyetçi Olarak Tanımlıyor: Araştırmanın siyasi yönelim sonuçlarını ele alalım mesela. Türkiye’de kendisini “milliyetçi” olarak tanımlayan gençlerin yüzdesi 31,2. Atatürkçü olarak tanımlayanlar 29,6. Muhafazakâr olarak tanımlayanlar 16,8. Dindar olarak tanımlayanlar 12,6. Hadi şunları konuşalım o zaman. “Dindar nesil yetiştirme” iddiası en azından şimdilik başarılmış görünmüyor. Vakıf ve dernek adı altında çalışan ve dini özelliği olan nesil yetiştiren STK’ları bir tarafa koyun “dindar nesil kalmaz”. Her tür yönelimin “milliyetçilik”i reddetmeden çalışması gerekir.

Gençlerin 39,6’sı Hükümeti Başarılı Buluyormuş: Araştırmaya göre gençlerin “hükümetin gençlere yönelik politikalarını” başarılı bulma oranı 39,6. Bu bulgu AK Parti’nin gençler arasında niçin birinci parti çıkmadığını açıklayan bir sonuç. Neticede siyaset öyle böyle yolunu bulur. Bence araştırmanın asıl önemli yanı bu siyasi sonuçlar değil yani. Asıl önemlisi Türkiye’deki gençlerin sosyolojik durumuna dair bulgular.

Ateizm Tehlikesi Yok Tabii: “Gençler dinsiz, nebisiz, hocasız, âlimsiz oluyor. Araştırma bunun bir reklam olduğunu gösteriyor. “Ateistim” diyen gençlerin oranı 1,1. “Deistim” diyenlerin oranı ise 1,0. Görüldüğü gibi büyük bir tehlike yok. Ama en azından şimdilik. Zaten bunu demek için ya bu akımları çok iyi bilmeniz ya da modaya uyarak söylemeniz gerekli. İkincisi ağır basıyor. “Ateizm-Deizm” tartışmasını uzatmak yerine diğer hususlara bakmamız gerektiğini söyleyelim. Dini söylemlerde görülen genelin dışında aykırı söylemlere dikkat edilmeli. Sünnetin yeri ve önemi gibi.

Bilgiler İnternetten: Gençlerin yüzde 66’sı bilgiye internetten ulaşıyormuş. Artık gençler büyüklerine, hocalarına değil internete soruyor ve ona inanıyorlar. Artık biz büyükler çok konuşmak yerine az, net ve doğru bilgilendirme yapmalıyız. En fazla ilginin ekonomiye olması da dünyevileşmenin bir başlangıcı ve sonucu olsa gerek.

Gençlerde Sivil Toplum Yok: Batı’da çok ileri düzeylerde olan bir STK’ya üye olup çalışma alışkanlığının bizlerde olmadığı gibi gençlerde de olmaması biz şaşırtmamalı. Herhangi bir STK’ya üye olma oranı 3,1. Üstelik karşımızda duran dünyevileşen ve hep yardım isteyen bir gençlik aynı zamanda. Gençler için işte bu büyük tehlike. Örgütlenmek, kendisini daha büyük bir amacın parçası haline getirmek, insanların hayatını değiştirme konusunda motivasyon gibi çok mühim meselelerde gençleri yetiştiremediğimiz, onlara iyi örnek olamadığımız anlamına geliyor bu.

Mutlu Olmanın Formülü: Para, Statü ve Güç. Türkiye’nin gençlerinin “hayatta mutlu olmak için en önemli faktörler” sorusuna verdiği cevaplar arasında “para” ilk sırada. “Statü” ve “güç” gibi cevapları bu cevabın yanına koyarsak yüzde 46 gibi bir rakama ulaşıyoruz.  Mutlu olmada aile 23,1’de, saygınlık 21,5’te, aşk 4,7’de kalmış. “Bu algıyı düzeltmek için de yetişkinlere, siyasetçilere STK’lara ve aileye epey iş düşüyor.

“Hiç Kimse Beni Anlamıyor” Sözü Yaygın: Bu konuda kafa yoran herkesin hatta uzmanların da şikâyeti “gençler bizi anlamıyor”. Gençler de öyle diyor. Çünkü 15 yaş ve yukarısında “beni hiç kimse anlamıyor” tavrının yaygınlığının hangi olumsuz sonuçları doğuracağına dair ciddi tahminlerim var. Bunun tek yolu “empati” yapmak.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr