Haziran 2016 Fatih YILMAZ A- A+
A- A+

Ramazan Bir Kur’an Ayıdır

İslam’ın beş temelinden biri de Ramazan ayında oruç tutmaktır. Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından (imsak vaktinden) itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. İbadetler belirli vakitlerde yapılır. Farz olan orucun vakti Ramazan ayıdır. Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri vardır. Bu sebeple oruç konusuna geçmeden önce Ramazan ayının taşıdığı özellikler hakkında bilgi vermek yararlı olacaktır. Bu özellikler kısaca şunlardır:

1-   İnsanlığı karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan Rabbimizin son mesajı Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye başlamış ve böylece insanlık için yepyeni ve mutlu bir dönem başlamıştır.

2-   Kur’an-ı Kerim hidayetin en büyük ve en parlak bir numunesi, beşeriyetin fazilet semasına açılmış bir hidayet güneşidir. Rabbimiz ayet-i kerimede de Ramazan ayını bizlere şöyle takdim ediyor: “(O sayılı günler) İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır…” (Bakara, 185)

Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında inmeye başladığı için bu ay, bir anlamda Kur’an ayıdır. Kur’an-ı Kerim’i Peygamberimize getiren büyük melek Cebrail, her yıl Ramazan ayında Peygamberimize gelir ve o güne kadar nazil olan Kur’an ayetlerini karşılıklı olarak birbirlerine okurlardı. Peygamberimizin bu dünyadan göçtüğü yılın Ramazan’ında bu durum, son olarak ve iki defa gerçekleşmiştir.

Ramazan ayında camilerimizde ve evlerde okunan ve cemaatin büyük bir manevi zevk ve huşû içinde dinlediği mukabele ve Kur’an hatimleri Cebrail ile Peygamberimiz arasında yapılan mukabelenin devam ettirilmesidir. Bu vesile ile Kur’an okumanın fazileti ve manasını anlamaya çalışmanın önemini belirtmekte fayda vardır. Kur’an okumak ve okunan Kur’an’ı dinlemek sevabı çok olan bir ibadettir.

Peygamber Efendimiz: “Kim Allah’ın kitabı Kur’an’dan bir harf okursa onun için bir sevap vardır. Her sevabın karşılığı da on kat verilecektir.” buyurarak Kur’an okuyanlara verilecek sevabın miktarını belirtmiş, ayrıca Kur’an-ı Kerim’in okuyucularına şefaat edeceği Peygamberimiz tarafından bildirilmiştir: “Kıyamet günü oruç ve Kur’an kul’a şefaatçi olurlar. Oruç: Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçi kıl, der. Kur’an: Ya Rabbi, ben onu gece uykusundan alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçi kıl, der. Her ikisi de şefaat ederler.” (et-Terğib ve’t-Terhib, c.2, s.84)
Kur’an-ı Kerim, insanlığın kurtuluşu için gönderilen son ilâhî mesajdır. Onu okumak ibadettir. Ancak sadece okumak yeterli değildir. Müslümanın asıl görevi, Kur’an’ı okuyup manasını anlamaya çalışmak ve onun gösterdiği nurlu yoldan yürümektir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Sana bu mübarek kitabı (Kur’an’ı) ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sad, 29) Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Şerefini, izzetini, faziletini ve bereketini Kur’an’dan, Kur’an’ın ilahi hazinesinden alır.

Ramazan-ı Şerif gelince, insanı felaket ateşine atan nefis ıslah olur, nefis terbiye yoluna girer. Bütün hayvani arzular kırılır, sefahat duyguları ölür, insan için saadet ve selamet kapıları açılır. Kur’an’ı Kerim; insanlara hidayet yollarını gösteren, aydınlıklar veren, nurlar yağdıran, saadet yollarında rehberlik eden, beşeriyetin semasına çöken zulmetleri, karanlıkları parçalayan, okuyup yaşayanlara feyiz ve bereketler bahşeden bir kitabı-ı ilahidir.

Ramazan ayında nazil olan bu yüce kitabımız, insanı hakikate, saadete sevk eden hakiki mürşittir. İrşat olana ne mutlu… Bu Ramazan da Hakkın yoluna revan olabilmek için akidemizi temizleyeceğiz. İmanımıza musallat olan pislikleri temizleyeceğiz. Öyle bir iman edeceğiz ki asr-ı saadette ki Hz. Ebu Bekir gibi… Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve diğer sahabeler misali…

Muaz b. Cebel sabah namazından sonra arkadaşlarına: “Gelin bir saat iman edelim.” diyordu. Sahabe-i Kiram: “Ey Muaz, biz Müslüman değil miyiz?” dediklerinde Allah ve Resulünün aşığı şu cevabı veriyor: “Müslümanız… Onu demek istemiyorum, öyle bir saat iman edelim ki taatin en son noktasına varalım. İmanımızı kavileştirelim, Allah’la bir olalım. İmanın zirvesine ulaşalım” diyordu.

Bu Ramazan’da kalbimizi Allah’tan gayrisinden temizleyelim. Gönlümüzdeki aşk Allah aşkı mı, yoksa mal, mülk, evlat ve makam gibi Allah’ın gayrisindekiler mi? Testimizi Allah aşkıyla dolduracağız. Böylece şu mübarek gün ve gecelerin feyzinden ve bereketinden yararlanmış oluruz. Yoksa kuru kuruya ben de Allah’ı seviyorum demekle Allah sevilmez.

Rabbim bu Ramazan’ı dolu dolu geçiren salihlerin arasına bizleri de katsın. Rahmetinden bereketinden yararlanmayı cümlemize nasip etsin. Amin.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr