RAHMETLİ ZEKİ SOYAK HOCAMIN ARDINDAN
GERÇEK MUALLİM
Hocamın vefatının ardından hocaları, talebeleri tüm sevenleri yazı ve şiirler yazdılar. Kimi “Âlimin ölümü âlemin ölümüdür” başlığını attı, kimi Hocamın adıyla başladı. Kimi vasiyetini yayınladı, kimisi de “Bir yıldızımız kaydı.” diye Hocamı güzel sözlerle andılar. Allah hepsinden razı olsun. Hepsi de hocamı en güzel şekilde anlattılar.
Ben de talebesi olarak bu kutlu kervana katılayım istedim. Yazıma nasıl bir başlık atayım diye epeyce düşündüm. Sonra bir başlık değil birkaç başlık altında yazmayı uygun gördüm. Hocamla ilgili düşüncelerimin yanında onunla ilgili anılarımı da yazmaya, anlatmaya çalıştım. Hocamın kişiliği ve yaptığı hizmetlerin öyle kolayca anlatılabilecek, bir çırpıda söylenip, yazılamayacak kadar çok olduğunu da biliyorum. Onu anlatmaya sayfalar yetmez.
Yazımın ilk başlığının “Gerçek Muallim” olmasını istedim. Gerçekten hocam her şeyden önce mükemmel bir insan, dava ve fikir adamı, vakıf insanı, iyi bir rehber ve daha sayılamayacak kadar özellikleri olan güzel bir insandı. Eğitimciydi ama öyle rast gele bir eğitimci değil gerçek bir eğitimci idi.
Hocamı görünce aklıma Mus’ab İbni Umeyr hazretleri geliyordu. Hz. Mus’ab, bilindiği gibi İslam’ın ilk muallimi idi. Bu yolda çok sıkıntılar, acılar yaşamış, mücadele etmişti. Bedir ve Uhud savaşlarında Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme sancaktarlık yapmış ve şehit olmuştu. Biz eğitimcilerin önderi olan bir sahabeydi.
Ömrünü tebliğle geçiren bu sahabinin tebliğ yaparken takip ettiği Nebevî metot, bugünkü eğitimcilerin örnek alması gereken bir metottur. Kırmadan yumuşak bir dille gönüllere hitap edebilmek. İşte Hocamın metodu da bu idi. Zorlaştırmayıp kolaylaştıran, nefret ettirmeyip sevdiren bir metodu uygulardı. Kendisini tanıyıp da hayran olmayan birine rastlamak zordu. Hocam da sayısız hizmetleriyle o kutlu sahabenin yolundaydı. Bu zincirin günümüze kadar uzanan halkalarından birisiydi.
Bir Feth-i Mubin gününde Kayseri Ulu Camii avlusunda mahşerî bir kalabalıkla son yolculuğuna uğurlandı. Sevenleri gerek camii avlusunu gerekse de asrî mezarlığı doldurdu. Eller üstünde taşınarak, bâki âleme yolcu edildi. Yüzlere yağan rahmet damlaları gönüllerde meltemlerin esmesine sebep oldu. Okunan Kur’an ve yapılan dualar o temiz, pak ruhuna hediye edildi.
Gerçek muallim demiştim. Evet, o gerçek bir muallimdi. Yıllar önce Kayseri İmam- Hatip Lisesi’nde derslerimize girmişti. Rahmetli Hocamın talebesi olma şerefine ermiştim. Onun ruhları okşayan sesiyle dersini dinlemek, nasihatlerine kulak vermek bana da nasip olmuştu. Hocam öğrenciye değer veren, onu dinleyen ve anlayan, yardımcı olan, öğrencinin kalbini kazanabilen ender hocalardan biriydi. O yıllarda rehberlik nedir bilinmezken öğrencilerine en iyi rehberliği yapardı. Öğrencilerle ilişkilerini çok iyi tutan, diyaloglarında kırıcı olmayıp yapıcı olan, öğrenciye okulu ve dersleri sevdiren, öğrenciyi bir rakip olarak değil öğrenci olarak gören, notunu silah gibi kullanmayan gerçek bir muallimdi.
VEFA TİMSALİ
2002 Yılında kalp rahatsızlığı geçirdim. Kalp ameliyatı öncesi ve sonrasında Hocamın çok yakın ilgisine şahit oldum. Vefânın İstanbul’da bir semt olmadığını, bir hocanın talebesine olan engin vefâ örneğini yaşayarak gördüm. Rahmetli Hocam sadece hocalarına değil öğrencilerine de vefâlı olduğunu uygulayarak göstermiş oluyordu. Yaşadığım için anlatıyorum ki insanlar bundan dersler çıkarsın.
Hastalandığımı duyan Hocam, evime geçmiş olsuna geldi. Dua edip nasihatte bulundu Ayrıca ameliyatımın Şanlıurfa’da olacağını duyunca hemen oradaki kardeşlere telefon ederek beni onlara emanet ettiğini söyleyerek, gerekli talimatları vermiş. Oraya varınca bunu anladım. Sağ olsun oradaki kardeşlerimiz, dostlarımız yardımcı oldular. Bizi orada garip bırakmadılar.
Ameliyat öncesi ve sonrasında telefonla arayıp halimi hatırımı sordu. Geçmiş olsun dileklerini iletti. Kayseri’ye gelince de yine evimde ziyaret etti. Ameliyatımdan altı ay kadar sonra kalp damarlarım yeniden tıkanıp defalarca hastanede yattığım sıralarda da hastaneye ziyaretime geldi. Ziyaret sırasında ve sonrasında anlatmakta zorlanacağım çok özel ve de güzel anların yaşanmasına şahit olduk. Hocamın odaya girmesiyle sanki odamıza nur doğdu. Yüreğimiz ferahladı içimiz genişledi. Manevî hava hastane odasını sarmıştı. Hocam ziyaretini bitirip odadan ayrılınca hasta arkadaşlarla yaşadıklarımızı paylaştık.
Odada birlikte kaldığımız arkadaşlar;
- Ali Hocam, gerçekten hocanız çok değerli biriymiş. Yüzünden, konuşmasından bizler de etkilendik, dedikleri hâlâ kulağımdadır. Yüce Rabbim bizleri ona layık insanlardan etsin. Onun açtığı hayırlı hizmetlerde çalışmayı da nasip etsin.
DAVA – FİKİR VE GÖNÜL ADAMI – VAKIF İNSAN
GÜZEL REHBER – ÖRNEK İNSAN
Hocamla zaman zaman bir araya gelir ilim ve irfanından feyz alırdık. Vakfımızın her yıl geleneksel hâle getirdiği mesire şenliklerinde, yine eğitimciler olarak yılın muhasebesini yapmak, eğitimin sorunları ve çare yollarıyla ilgili istişarî toplantılar için bir araya gelir, hocamızı dinler görüşlerinden yararlanırdık.
Hocam, gerek konuşması gerek eserleriyle insanların akıl ve ruh dünyalarına en güzel bir şekilde hitap ederdi. Kardeşler diye yumuşak bir dille konuşarak insanları etkilerdi. Eğitim konusuna büyük önem verir, gençlerin eğitimleriyle yakından ilgilenirdi.
Gerçek eğitimcilerde bulunması gerekli hususları dikkatlere sunar, eğitimde takip edilecek metotları birer birer izah ederdi. Eğitimde en önemli unsurlardan birinin öğretmenler olduğunu söyler, öğretmenlere çok büyük görevler düştüğünün altını defalarca çizerdi. Öğretmenlerin üretici olmasını, zamanlarını en iyi ve verimli bir şekilde geçirmesi gerektiğini belirtirdi. Kendisi yıllarca eğitimin içinde öğretmen ve yönetici olarak bulunmuştu. Kendi yaşadığı tecrübeleri bizlere anlatır, yol gösterir önümüze ışık tutardı. Şimdi bunlardan mahrum kaldık. O güzel mübarek yüzünü, tatlı dilini, nasihatlerini çok ama çok özleyeceğiz. Onun gibi âlimler kolay yetişmiyor. Bu yüzdendir ki “Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir” denilmiştir.
Değerli Hocam girişimciydi, dernek, vakıf, dergi, radyo çalışmalarıyla uğraşır yerinde duramazdı. Davasından asla taviz vermezdi. Hak bildiği yolda cesaretle yürür hiç kimseden çekinmezdi. Özü neyse sözü de oydu. Merhametli, cömert ve güzel ahlaklıydı. Kalp kırmaz, kimseyi incitmezdi. İstişareye büyük önem verir, yapılan işleri bizzat takip ederdi.
Hocam, garipliğin acısını yüreğimizde dindirir, çorak mevsimi; çöl iklimini bir vahaya çevirir, sayısız çiçekler yetiştirirdi. Hocamızı hüzün dolu duygularla ebedî âleme yolcu ettik. Kendi güzel, gönlü güzel, sözü güzel insandı. Onun gönül dünyası, manevî âlemin güzellikleri ile doldurulmuştu. Gönül ve fikir dünyasını her kesimden insana açar, onların dertleriyle dertlenir, sevinçleriyle mutlu olurdu. Elinde yetişen sayısız öğrenci olmuş, onların elinden tutmuş, şahsiyet ve karakter kazanmaları için uğraşmış, onlara etki etmiş, yol göstermiştir. Kendini yetiştirmiş bir âlim, hayatı anlayan bir fikir sahibi, inandığı gibi yaşayan bir gönül adamıydı.
Eğitimcilerin yüksek idealleri olması gerektiğini söylerdi. Bunun için boşa harcayacak zamanımızın olmadığını belirtir, bizzat kendisi yapar bizlere de örnek olurdu. Yaptığı işlerde hiçbir dünyevî menfaat beklemez, sadece Allah’ın rızasını kazanmayı arzulardı. Yaptıklarının hesabını yapmaz bunları dile getirmezdi. “Fedakârlıklarının hesabını tutanlar bu davayı yürütemezler. Bir insanı kazanmak zor ama kaybetmek kolaydır. Hizmet heyecanını kaybeden insanlar; damarlarındaki kanı kuruyan insanlar gibidir. Bir işi yaparken sevdan ve sancın varsa o zaman çileler zevke dönüşür.” derdi.
Elinden binlerce genç yetişti. Şimdi onun ardından yetiştirdiği binlerce genç birer dua ordusu oldu. Onu hayırla anıyor ve açtığı bu kutlu çığırda koşar adımlarla ilerliyorlar. Ne mutlu hayırda yarışanlara ve yolda ilerleyenlere. Hepsine selam olsun.
Rahmetli Hocam, ne mutlu ki, sizin öğrenciniz olup sizden ders aldım, nasihatlerinizi dinleyip, ilim irfan ve ahlakınızdan istifade ettim. Hizmetlerinizin bir ucundan tutabilmişsem kendimi çok mutlu sayarım. Bunları bana lütfeden Cenab-ı Allah’a sonsuz hamd ediyor şükrediyorum. Sözlerimi gönlümden kopup gelen şu ifadelerle tamamlıyorum. İyilik yap insanlar seni ansın, kötülük yap insanlar senden kaçsın.
İnşallah ruhun şad, kabrin nur, makamın Firdevs-i A’la olur aziz Hocam. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi tüm inananların üzerinize olsun.