Temmuz 2015 Erdal Yılmaz A- A+
A- A+

Rabbiyle Kulları Arasındaki Bağ

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

Hamd alemlerin rabbine salatu selam Onun sevgili habibi ve Onun aline ve eshabına olsun.

Dua kelime olarak, çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek manalarına gelir. Kavram olarak ise dua, Allah’ın azameti karşısında kulun acziyetini itiraf etmesini, muhabbet ve tazim hissiyatı içinde lütuf ve inayetini talep ve irade etmesini ifade eder.

Rabbimiz teala ilk insanı Hz. Âdem’i aleyhisselam yarattı.

Şeytan Ona secde etmedi, emre itaatsizlik etti ebedi lanetlenenlerden oldu.

Rabbimiz, Âdem ve Havva’ya “istediğiniz her şeyden bol bol yiyin fakat şu ağaca yaklaşmayın nefsinize zulmedenlerden olursunuz” dedi,

Şeytan isyanına tevbe etmedi Âdem aleyhisselam ise nisyanına ağladı, tövbe etti rabbine niyaz etti pişman oldu çokça dua etti onun tövbesi kabul edildi. “O sizin açığa vurduğunuzu da gizlediğinizi de en iyi bilendir ona gizli hiçbir şey yoktur. O göğüslerden geçen her şeyi en iyi bilendir.” Yaratan hiç bilmez mi o bundan daha ince ayrıntılı olan işleri de bilir.

Dua rabbiyle kulları arasında sağlam bir bağdır.

“Duanız olmasa o size ne diye değer versin.”

Dua kulluğun bilincine erişmedir.

Onun yüceliğini kavramadır.

Acziyetin farkına varıp el emin olan Allaha sığınmadır

Dua umuttur.

Dua tevekküldür

Dua mü’minin süsüdür ve silahıdır,

Dua teslimiyettir,

Dua diğergamlıktır.

Dua mü’minler arasında bir dayanışmadır.

Dua kardeşimizi kendimize tercih etmektir.

Dua Allah için sevmektir.

Dua kendimizi yenilemektir.

Kibri ayaklar altına almaktır.

Dua ibadetin özüdür.

Kaderi ancak dua engeller.

Kime dua kapısı açılmışsa ona rahmet kapısı açılmıştır,

Dua başlı başına bir ibadettir. O kulların dua etmesini istiyor ki karşılık versin çünkü hiçbir kulunun işini boşa çıkarmaz. Rahmet hazinesi onun elindedir.

Dua kavli olabileceği gibi fiili de olur. Mü’minler dua ile doğar dua ile ölürler. Onlar bir hayat boyu dua ile iç içedirler.

Namazımız bir duadır. Günde beş vakit namaz kılarız Allah’ımızdan namazla –duayla-sabırla yardım isteriz. Onun huzurunda el bağlar teslim olur boyun eğer dua ederiz. Namaza dua ile başlar dua ile bitiririz. Günde kırk defa duaların en güzeli olan Fatiha-ı şerif ile yakarışta bulunuruz.

Tüm yarattıklarının rızkına kefil olan Rahmanımıza, kulluk vazifesini hakkıyla ifa edenleri cennetiyle mükâfatlandıran Rahiym olan Rabbimize, bizi türlü nimetlerle nimetlendiren bizlere göz aydınlıkları bahşeden, bizi yoktan vareden ve tekrar kendisine döndürüp hesaba çekecek olan Din Gününün Sahibine, rahmetinin gereği peygamberler, kitaplar gönderen Muhammed Mustafayı gönderen Halıkı Zülcelale yarattığı varlıklar adedince hamdü senalar olsun.

“Namazım, haccım, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir.”

“Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül yahut diken
Ya bir hil’at ya da kefen
Kahrında hoş lütfunda hoş”

Melekler de, Âdem de aleyhisselam dua ettiler kurtuldular, şeytan ise isyanında direndi.

Ebedi lanetlenenlerden oldu öyleyse Rabbimize dua etmeliyiz. Ona dua etmeliyiz çünkü bütün rahmet hazineleri onun elindedir. Ancak ona dua etmeli ancak ondan yardım dilemeliyiz. Namazımızı hayatımıza hayatımızı da namazımıza uygun hale getirmeliyiz.

Duada gözler ıslansın, göğüsler ıslansın, seccadeler ıslansın ve gönüller yumuşasın.

“Ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi
Anne seccaden nerde bize dua et emi”
Acziyetimizin her zaman farkında olmalıyız.

Ya Rabbi sen varislerin en hayırlısısın. Katından bana bir zürriyet ver ki sana annesine ve babasına itaatkâr Yahyalar dünyaya gelsin.

Duamızı bir Nuh teslimiyetiyle yapalım ki azgın ve devasa dalgalardan, derin ve karanlık deryalardan sahili selamete ulaşabilelim. Bir Yunus nedametiyle dua edelim ki küçücük karanlık balığın karnından aydınlığa ve genişliğe ulaşabilelim. Bir İbrahim kararlılığında olalım ki zalimlerin ateşlerini rabbimiz gülistana çevirsin. İsmail gibi Rabbimize gerçek kurbanlar olabilelim ki dünyada ve ahirette Rabbimizden karşılığını bekleyebilelim.

Asiye sabrıyla, vakarıyla ve Allah aşkıyla dua edelim ki dünyada iken cennetteki makamımızı görebilelim

Hacer sabrıyla, teslimiyetiyle ve tevekkülüyle ıssız çölde şeytanın yüzüne tükürüp gözünü kör ederken tüm nefsin galebesini hak ile yeksan edebilelim.

Davut sebatıyla sabit kadem olalım ki nice az topluluklarla çok topluluklara karşı zafer elde edebilelim.

Yusuf misali Allah’a köle olalım ki Rabbimizden vezirlik bekleyebilelim.

Dualarımız İmran’ın karısının samimiyeti ve safiyetinde olsun ki Allah’tan hasen bir karşılık bulalım.

Umudumuzu asla kaybetmemeliyiz. Allah’ın rahmetinden umudunu ancak kâfirler keser. Her şey O’nundur her şey onun elindedir. O dilediğini aziz dilediğini zelil eder. O isterse İsa’nın duasına karşılık olarak yer sofrasını gökten indirir. Ruhları katına aldığı gibi o bedenleri de katına alır. Yeter ki kullar teslimiyet gösterebilsin.

Namazımız duadır, ister Allah  diyelim ister Rahman diyelim. Sesimizi yükseltsek de alçaltsak da o bizi en iyi işitir. Onlar korku ve umut içinde rablerine dua ederler.

Duada teslimiyet ve samimiyet esastır yüzümüzü semavatın ve arzın Rabbına döndürelim ki içimizi ve dışımızı zahiri ve batını putlardan arındırabilelim.

“Rabbinin yoluna hikmetle çağır.” Allah’ımız bize günde beş defa  çağrı gönderir. Bu davete icabet etmek gerekir.

Peygamberler birer davetçidirler. Kitaplar bizim davetçilerimizdir.

“Rabbimiz biz nefsimize zulmettik eğer sen bizi bağışlamazsan hüsrana uğrayanlardan oluruz.”

“Rabbim göğsüme genişlik ver işimi kolaylaştır. Dilimdeki düğümü çöz ki sözlerim daha iyi anlaşılsın.”

“Rabbim dualarımı kabul et.”

“Rabbimiz beni, ana babamı ve tüm müminleri hesap gününde bağışla.”

“Rabbimiz bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi eğriltme.”

“Bizi cehennemin azabından koru.”

“Rabbimiz peygamberlerine vadettiğin şeyleri bize de ver.”

“Rabbimiz katından bize rahmetini ver.”

“Katından bize bir hayırlı bir zürriyet bağışla.”

“Yaşlılığımda bana İsmaili ve Ishakı bağışlayan rabbime hamd olsun.”

Mağara arkadaşlarının duası ne kadar ibretlik bir kıssadır. Burada ihlâsı, ihsanı, samimiyeti, tevekkülü, teslimiyeti ve azamet-i ilahi karşısında acziyeti ve rahmeti ilahi karşısındaki umudu görmekteyiz.

Her peygamberin muhakkak kabul olan bir duası vardır

Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

“Her peygamberin müstecab (Allah'ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı ahirete bıraktım). Ona inşaallah, ümmetimin şirk koşmadan ölenleri nail olacaktır.” (Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi)

Ayrıca; Şu kimselerin dualarının makbul olacağı rivayet edilmiştir

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

“Şu üç dua muhakkak kabul edilir

• İftara kadar oruçlunun duası,
• Haksızlığa uğrayanın duası,
• Adaletten ayrılmayan devlet büyüğünün duası.

Bu duaların her üçünü de Allahü Teâlâ kabul etmek üzere bulutlar üstünde göğe yükseltir. Ve onlara semanın kapılarını açarak şöyle buyurur: “Ululuğun büyüklüğün hakkı için müddet sonda olsa bile sana yardım ederek ve seni kabul edeceğiz.” (Cami’üs-Sağir)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

“Şu üç dua muhakkak kabul edilir:
• Babanın evladına duası,
• Misafirin duası,
• Haksızlığa uğrayanın duası.” (Cami’üs-Sağir)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

“Şu beş dua muhakkak kabul olunur:
• Öcünü alıncaya kadar haksızlığa uğrayanın duası,
• Evine dönünceye kadar hacının duası,
• Savaştan dönünceye kadar gazinin duası,
• İyileşinceye kadar hastanın duası,
• Mü’min kardeşinin ardından dua eden müminin duası.” (Cami’üs-Sağir)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

“Yunus Peygamber balığın karnındayken şu duayı okuyordu: “Senden başka Allah yoktur. Allah’ım seni bütün noksanlıklardan uzak tutarım. Ben öz nefsime yazık edenlerden oldum.” Bu duayı okuyarak her hangi bir dilekte bulunan müminin dileğini yüce Allah muhakkak yerine getirir.” (Cami’üs-Sağir)

Bazı özel vakitlerde edilen dualar makbul olur

Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

"Ezanla kamet arasında yapılan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur.)"

"Öyleyse, dendi, "Ey Allah'ın Rasulü, nasıl dua edelim?"

"Allah'tan dünya ve ahiret için afiyet isteyin!" buyurdu. (Ebu Davud, Tirmizi)

“Müslüman kişi için üç vakit vardır, onlarda dua ederse, sıla-i rahmi kıran ve günah olan bir şey taleb etmedikçe, kendisine mutlaka icabet edilir: Namaz için müezzin ezan okurken susuncaya kadar, savaşta iki saf karşılaşınca Allah aralarında hükmedinceye kadar, yağmur yağarken kesilinceye kadar." (Kütüb-i Sitte)

"Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm, bir adamın şöyle söylediğini işitti:

"Allah'ım, şehâdet ettiğim şu hususlar sebebiyle Senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, Samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur."

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm buyurdular: “Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Azamı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepte bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir.” (Tirmizi, Ebu Davud)

Sen Allah’ı seversen Allah seni sevmez mi?

Rızasına erende rızasını vermez mi?

Kula yakışan odur ki darlıkta ve genişlikte rabbine dua eder tüm musibet ve belalara sabreden Eyyubî ve Muhammedî bir nazarla sabreden ve her şey kendisinin hürmetine yaratılan, cennet  ayaklarının altına serilirken de rabbine şükreden bir nazarla  kulluk etmektir.

Allahtan namaz ve sabır ile yardım istemeliyiz.

Allah duaları kabul olanlardan eylesin

Selam ve dua ile… Âmin.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr