Ocak 2013 Nureddin SOYAK A- A+
A- A+

Rabbimizle İrtibat

İletişimin baş döndürücü bir şekilde ilerlediği günümüzde, iletişim kargaşasının farkında mıyız? Taa uzaktakilerle iletişim kuralım derken yanımızdakileri unuttuk. Taa uzaktakilerle görüntülü görüşelim derken, yanımızdakilerle görüşemez olduk. Tanımadıklarımızla tanışalım derken, tanıdıkları tanımaz olduk. Tanıdıklarımız çoğalırken yalnızlığımız arttı. Aile içinde yalnızlaştık. İş yerinde yalnızlaştık. Cadde ve sokaklarda, toplu taşıma araçlarında yalnızlaştık. Toplum içerisinde yalnızlaştık. Sanalla uğraşırken gerçeği unuttuk, geleceği unuttuk. Dünya nimetleri ile iletişim artınca, Rabbimizi mi unuttuk?

Rabbimiz kullarından, kendisine gönülden samimiyetle iman etmelerini, ihlâsla ibadet etmelerini, gafillerden olmayıp gece gündüz kedisini anmalarını, kendisine ve kullarına karşı dürüst olmalarını, emir ve yasaklarına gönül hoşluğu ile itaat etmelerini, hata ve kusurlarından dolayı tövbe etmelerini, nimetlere şükretmelerini, bela ve musibetlere de sabredip samimi bir kul olmalarını istemektedir. Bu, Rabbimizin kulları üzerindeki hakkı, kulların da Rablerine karşı vazifeleridir.

Rabbimiz:

“De ki:...Biz ona gönülden bağlananlardanız.” (Bakara, 139)

“İnanıp da güzel işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedi kalırlar.” (Hud, 23) buyurmaktadır. 

Rabbimiz devamlı kullarıyla beraberdir. Kullarının da kendisiyle beraber olmalarını, kendinden gafil olmamalarını istemektedir.

Rabbimiz:

“Nerede olursanız o sizinle beraberdir.” (Hadid, 4)

“Korkmayın ben sizinle beraberim.” (Taha, 46)  buyurmaktadır.

Rabbimiz bizimle beraber de, af ve mağfireti, lütuf ve ihsanları ile bizimle beraber olması için bizim de her an onunla beraber olmaya gayret etmemiz lazım.

İlk önce Rabbimizi zikretmeli, seven sevgisinde samimi ise sevdiğini ne dilinden ne de kalbinde düşürür.

O’nu sever:

“Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever.” (Maide, 54)

“İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise çok daha fazladır.” (Bakara, 165)

O’nu zikreder:

“… Babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı anın.” (Bakara, 200)

“… Yüksek olmayan bir sesle, sabah akşam Rabbini an.  Gafillerden olma.” (Araf, 205)

“Kim Rabbinin zikrinden gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.” (Rum, 7)

O’na yalvarır:

“El açıp yalvarmaya layık olan ancak O’dur…” (R’ad, 14)

“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin.’’ (A’raf, 55)

“Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere vücutları yataklarından uzak kalır.” (Secde, 16)

O’na ibadet eder:

“Ey iman edenler! Rükû edin; secdeye kapanın; Rabbinize ibadet edin; hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac, 77)

“… O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.” (Yusuf ,40)

“Ve sana yakin (ölüm)  gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (Hicr, 99)

O’na itaat eder:

“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasulüne itaat edin, İşittiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin.” (Enfal 20)

“Allah’a ve Rasul’üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.” (Al-i İmran 132) 

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.” (Muhammed 33)

O’ndan gelene sabreder:

“O’na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol.” (Meryem, 65)

“Sabırlı ol, çünkü Allah güzel iş yapanların mükâfatını zayi etmez.’’ (Hud, 25)

Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; Başlarına gelene sabrederler.’’ (Hac, 35)

O’na şükreder:

“Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur.” (Neml, 40)

“Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azab etsin!” (Nisa, 147)

“Eğer şükrederseniz, elbette size artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7)

O’na tevbe eder:

“Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.” (Bakara, 37)

“Allah’ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder.” (Nisa, 17)

“Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder.” (Şura, 26)

Rabbimiz; kendisine iman edeni, ibadet edeni, itaat edeni, kendisini seveni, zikredeni, şükredeni, sabredeni, tevbe edeni sevdiğini, onlarla beraber olduğunu ve onlara yardımını vaat etmektedir:

“Allah dürüstleri sever.” (Bakara, 195)

“Allah çok tevbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” (Bakara, 222)

“Allah iyilik edenleri sever.” (Al-i İmran, 134)

“Allah sabredenleri sever” (Al-i İmran 146)

“Allah güzel davrananları sever.” (Al’i İmran, 148)

“Allah tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran, 159)

“Allah adil davrananları sever.” (Maide, 42)

“Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.” (Tevbe, 4)

“Allah kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saff, 4)

Rabbimiz de bir kulunu sevince, onunla beraber olur, onun dostu, yar ve yardımcısı olur.

Rabbimiz:

“Allah mü’minlerin dostudur.” (Al-i İmran, 68)  buyurmaktadır.

Müslüman bütün gayreti ile mü’min olmaya çalışmalıdır:

“Allah mü’minlerle beraberdir.” (Enfal, 19)

“Allah müttakilerle beraberdir.” (Bakara, 194)

“Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur.” (Al-i İmran, 160)

“Eğer peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır.” (Tahrim, 4)

Ömürler kısa fakat işler o kadar çok ve yoğun ki! Akıllar o kadar meşgul ve uyuşuk ki! İbadetlerde bile Allah Teala ile irtibat kurulamıyor.

İrtibatın kiminle? Bir bak! 


Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr