Mart 2016 Nuri ERCAN A- A+
A- A+

Promosyonlu Namazlara Doğru

İçerisinde tapmak, itaat etmek, boyun eğmek gibi anlamları barındıran ibadet kelimesi, A-B-D harflerinin oluşturduğu kökten türemiş ve İslamî literatürde önemli bir kavram olarak yerini almıştır. Ayet ve hadislerin kattığı zenginlikler kelimenin kavramlaşmasına neden olmuştur. İbadet denildiğinde, Allah’a yakınlık, Allah’ı ululamak, Allah’a gösterilen saygı, nihayetinde O’nun emrettiklerini yapmak, yasakladıklarından kaçınmak gibi önemli vazifeler aklımıza gelir. Tam Türkçe karşılığını arz edecek olursak ibadet, kısaca kulluk demektir. Kulluk denilince zihnimize geliveren kölelik kelimesi ile ibadetin arasındaki en önemli fark ise, birincisinin Yaratıcı’ya diğerinin insana yapılıyor olmasıdır.

Maddi nimetlerin toplumun bütün kesimleri için yaygın olduğu dönemler, insanların şükretmeyi daha az gerçekleştirdiği dönemlerdir aynı zamanda. Bu iki ameliyenin arasındaki zıtlık gerçekten incelenmeye değer. Oysa fakir kişilere büyük miktarda para verdiğinizde ne yapacaklarını sorsanız; paranın çoğunu önce kendileri gibi yoksul kişilerle paylaştıktan sonra; az bir bölümü ile dünyevi nimetleri elde edeceklerini gururla söylerler. Ancak uygulama tamamen farklı olur. Aynı imkânı kendi kendimize teklif etsek, çoktan seçmeli bir cevap tercihine bile gerek duymadan nefsimiz, hemen fakire yardımı etmeyi önceleyecektir. Gelin görün ki ihtiyaçlar arzularla mündemiç olduğundan elimize geçen nimetlerle bu vadimizi yerine getirmemek için kırk dereden su getirmeyi tercih ederiz.

Nimetlerin pompaladığı olmazsa olmazlardan biri de “kaliteli” eğitimdir. Şu bir hakikattir ki, çocuklar artık aileleri tarafından yeterince eğitilmemektedir. Maddi ve manevi konuların birçoğunda oluşan piyasalar eğitim konusunda da dikkate alınmaktadır. İnsanların bu piyasaya aykırı davranma hürriyetleri yok denecek kadar kısıtlıdır.

Girişte genişçe kavram açıklamasını yaptığımız ibadetin somut bir biçimde çocuklarımız üzerinde gerçekleşmesinin ilk eğitimi ana rahminde başlar. Bebeklik ve ilk çocukluk döneminde aile büyüklerinin örnekliği ibadetlerin çocuklar tarafından algılanmasını sağlar. Ergenliğe doğru, ibadetlerin nedenselliği okul ve aile tarafından körpe zihinlerde çözülmüş olur. Müslüman bir ailede ergenlikten gençlik dönemine geçmiş kız ya da erkek, ibadetin ne olduğunu ve niçin yapılması gerektiğini çok iyi bilmelidir. Emirler, yasaklar yani helaller ve haramlar gencin idraki dâhilinde olmalıdır. Kime kulluk yapacağını bilen Müslüman bir genç köleliğin zararlarını da fehmetmiş durumdadır.

Eğitim boşluk kabul etmez. Sizin eğitmediğiniz çocuklar başkaları tarafından mutlaka eğitilir. Başkaları direk karşılarına çıkmasa bile sokak, popüler kültür, medya onları eğitecektir. Küçük yaşlarda ibadet eğitimi alamayan nesiller bu konuda oluşan boşluğu kölelik eğitimi ile doldururlar. Kendileri bunun fakında olmasalar bile Allah’a kulluğu öğrenemeyen şahsiyetler başkalarının kölesi olmaktan kurtulamazlar. İnsana köle olmaları şartı yoktur; nefsinin, paranın, karşı cinsin ya da malın, mülkün kölesi de olabilirler.

İyi, en iyinin vekilidir. En iyinin olmadığı yerde iyi ile iktifa edilir. İyi yoksa “bari”, “hiç olmazsa” terkipleri ile iktifa edilir. Bunlar da yoksa “ehven-i şer” imdadınıza yetişir. “Ehven-i şer” ile idare etmeye razı olursanız vay halinize!

Ehven-i şerre, fıkra babından anlattığımız, namazı hiç tanımayan bir köy imamının cemaatini namaza alıştırmak için camiye ayakkabılarla girmelerine müsaade edip; kendisinden sonra aynı camiye görevlendirilen imama “Kardeşim ben bunları bu kadar eğittim, sen de ayakkabısız camiye gelmeye ikna et! ” demesi güzel bir örnektir.

Toplumumuzda eğitim noksanlığı ibadetlerde daha fazla ortaya çıkmaktadır. Bildik farzlar yanında hayâ, iffet, ilme ve büyüklere saygı, adab-ı muaşeret vb. gibi mevzularda eksikliklerimiz inkâr edilemez. Bereket versin bu noksanlığın farkındayız. Noksanlıklar fark edilince aile fertleri ve kimi sivil toplum örgütleri bu açığı promosyonla kapatmaya çalışmaktadır. Tabi ki ibadetlerde teşvik etmek ve sevdirmek eğitimin bir parçasıdır, bu inkâr edilemez.

Lakin sevdirmenin ölçüsü ne olmalıdır? Çocukları ödüllü yarışmalarla Allah’a kulluğa hazırlamak ne derece sağlıklıdır? Umre ödüllü bir siyer yarışması gencin havsalasında nasıl bir etki yapmış olmaktadır? Birinci geldiği yarışma sonucunda gerçekleştirdiği umre ziyareti onun ibadet anlayışını geliştirecek midir? Yoksa her şeyin madde ile ölçüldüğü bir dünyada manevi tarafı budanmış sıradan bir kazanç haline mi dönüşecektir? Hatta hatta Kâbe’yi tavaf ederken kaç kişiyi arkada bırakarak buralara geldiğini düşünüp kibir ve gurur duygularının ayyuka çıkmasına mı sebep olunmaktadır? Hem Hz. Peygamber eğitim faaliyetlerinde promosyon uygulamış mıdır? İbadetlere teşvikin ölçüsü nereye kadar uzanmalıdır?

Bilgi yarışmalarını bir kenara koyalım, namaz gibi dini eğitimin öncelikli unsurları için de promosyonlar koyarak çocukları eğitmeye çalışmak bir aldatmacadan ibarettir. Hem çocuğu aldatıyoruz, hem kendimizi kandırıyoruz. Diyelim ki bir ay sabah namazına katılanlardan birinciye son model akıllı telefon, ikinciye bisiklet, üçüncüye saat ödülü koyduk. Birinci gelen akıllı telefonuna kavuşunca biz ne yapmış oluyoruz? İkinci gelenin psikolojisi ne olur? Üçüncü saat karşılığında kıldığı namazlara yanarsa ne olur? İlk üçe giremeyen çocuk mazeretlerinin dikkate alınmadığını düşünüp, haklı olduğu halde ödülü kaçırdığından namazı tamamen terk ederse vebal kime ait olacak? Ya diğerleri? Ödül alamadık bari namaza devam edelim diyecekler mi?

Böyle uygulamaların en kötü sonucu, ödüllerle çocuklarımızın seküler duygularını tatmin etmek için dini kullanmalarına yol açıyor olmamızdır. Daha da kötüsü ise küçükken ibadetler karşılığında ölçüsüz maddi ödüle alışmış gençlerimizi manevi ödülü unutma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmamızdır. Aslolan temel İslamî eğitimi Efendimizin metotları ile uygulamaya çalışmaktır. Yoksa az zaman sonra büyüklerimiz de Cuma namazına gitmek için ödüllü yarışma yapılması beklentisine gireceklerdir! Ne derler: “Kem âlet ile kemalât olmaz.”

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr