KUR'AN İKLİMİNDEN - Er Razzâk: Rızkı Bol Bol Veren
Haziran 2018 Selim ARMAĞAN A- A+ Sesli Dinle    |  
Sesli Dinle    A- A+

KUR'AN İKLİMİNDEN - Er Razzâk: Rızkı Bol Bol Veren

“Şüphesiz ki, rızkı bol bol veren, sağlam kuvvet sahibi olan Allah’tır.” (Zariyat, 58)

Er Razzâk ism-i celili, yüce Rabbimizin El Muhyi (hayat veren) sıfatının yarattıkları üzerindeki en çarpıcı görüntüsüdür. Bu mucize dokunuşu her an üzerimizde hissederiz. Peki, niçin yaratıldık? Rabbimizin bizi yaratmadaki maksadı neydi? Biz bu amaca ulaşabiliyor muyuz? Ulaşamıyorsak geri kalış nedenlerimiz ve önündeki en büyük engel nedir sorularını, Zâriyat suresi 56-58. ayetleri özetler.

“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.

Ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.

Şüphesiz ki, rızkı bol bol veren, sağlam kuvvet sahibi olan Allah’tır.”

Özet olarak;

  • Yaratılış gayemiz, yüce yaratıcımız Allah’a ibadettir.
  • En büyük engelimiz ise bizi ibadetten alıkoyacak rızık telaşıdır. Bitecek korku ve kaygısı ile yeterinden fazla stokçuluk yaparak dünyevileşmemizdir.

Zariyat suresinin girişindeki birkaç kavram telaşa gerek olmadığını, Allah’ın teminatında olan hususlarda sadece işin gereğini yapıp Allah’a güvenmeyi Allah’ın kudretinden örnekler vererek izah eder. Rızık konusu da böyledir.

ZÂRİYÂT: Varlıkları kırıp dağıtan, yayıp saçan, toz duman eden, savuran, püskürten, alıp götüren kuvvettir. Rüzgârdır. Zürriyetle aynı kökten olan bu kavram, canlıları yaratılışa hazırlayan spermlerin dağıtımından her türlü tohumun dağıtımına; yağmurun karın ve bunların vesile olduğu çiçeklerin-meyvelerin yeryüzüne dağıtılmasına, nesilleri dünyaya getiren doğurgan kadınlara, kısaca nimet dediğimiz rızkın dağılımını yapan meleklere, Cebrail’e, Mikail’e... denir.

Surenin devam eden ayetlerinde yerden göklere her türlü iş ve işlemi en güzel işlemelerle tezyin eden, her şeye güç ve kudreti yeten yüce Rabbimizin vaadinin hak olduğu özellikle rızık konusu detaylandırılarak vurgulanır.

Kur’an’ı okuyan, anlayan, düşünen, iman ya da inkâr yolunu seçerek kendi hesabına hareket edebilen tek varlık insandır. Allah’ın varlıklara teklif ettiği emaneti de üstlenen insandır. Rabbimiz bizden gıdalarımızı zerrelerden üretmemizi istemiyor. Hava, su; meyveler gibi ya tam mamül olarak veriyor ya da hafif zahmetle hazırlanabilecek şekilde buğday, et ve süt gibi yarı mamül olarak ikram ediyor.

Peki, bizi boş yere yaratmadığını bildiğimiz Rabbimiz bizden ne istiyor? Bu kadar ikram ve iltifat niçin? Hayat ve ölüm neden var?

“Allah, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı…” (Mülk, 2)

Bu durum bizi korku ve kedere götürmesin. “Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır...” (Bakara, 257)

Bu ayetler bizim tevazuumuzu artırmalı, kibrimizi kırmalı, insanlık ve Müslümanlık sınırlarını aşan taşkın inanç, düşünce ve yaşantımız varsa bizi sınırlarımıza çekmeli, bize haddimizi ve hududumuzu hatırlatmalı. Tıpkı; “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.” (İsra, 37) ayetinin hatırlattığı gibi.

Efendimizin buyurduğu şekilde; biz bu dünyada bir yolcu gibi olmalıyız. Sadece dünya hayatına razı olup, çakılıp kalma planları yapmamalıyız. Kehf suresinde anlatılan bahçe sahiplerinden güya mü’min olan azgın kişi; “Kıyametin kopacağını da zannetmem. Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, muhakkak orada bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum.” (Kehf, 36) demişti. Maazallah, biz de onun gibi kıyameti kopmaz, kendimizi de ölümsüz mü sandık? Kopsa da bizim cennetteki yerimiz garanti mi zannettik?

Efendimiz;“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören)dır.” (Tirmizî) buyurur. Akıllı olalım. Başkasına nasihat ederken kendimizi unutmayalım. Allah’ın bize ihsan ettiği nimetlerden bizde muhtaçları nasiplendirelim.

Er Razzâk sıfatını hiç unutmayalım. Biz yardım ediyoruz, zekâtımızı ve sadakamızı veriyoruz diye yaşamıyor fakirler. Biz vermeyince de ölmeyecekler. Unutmayalım ki biz rızık veren değiliz. Bizi de onları da rızıklandıran Allah’tır.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr