KAPAK- Vasat Ümmet
Kur’an’ın en uzun suresi Bakara, 286 ayettir. Bu surenin tam ortasındaki ayet yani 143. ayette Rabbimiz şöyle buyurur: “Sizi orta bir ümmet yaptık”. Vahyin sözlü olarak indiğini, Bakara suresinin 10 yılda tamamlandığını ve sure gelirken diğer surelerin de kısım kısım geldiğini düşünürsek Kur’an’ın muciz olduğuna bir kanıt daha eklemiş oluruz.
Daha da önemlisi orta yollu (vasat) bir ümmet olmak ne kadar önemli bir şey ki rabbimiz bizzat orta yollu olmamızı surenin tam ortasında ifade ediyor. Ayetin birinci yönü olarak bunu söyleyebiliriz. İkinci olarak ayette geçen vasat ümmet ifadesindeki vasat kelimesi ümmetin bir sıfatı değildir. Zamana bağlı olmaksızın ümmetin durumunu anlatan bir sözdür (Arapça da mastardır).
Yani sizleri öyle bir ümmet yaptık ki sizi bir(iler)i gördüğünde, işittiğinde, sizden bahsettiğinde, akıllarda oluşacak ilk fikir denge, orta yol, itidal, ifrat ve tefritten uzak olacak demektir. Allah buyuruyor ki; sizler neredeyse denge kelimesinin tarifisiniz, tanımısınız. Üçüncü olarak 143. ayete gelene kadar rabbimiz farklı kavimlerin çeşitli özelliklerinden bahsediyor:
“Musa’ya o Kitab’ı, doğruyu yanlıştan ayıran o rehberi vermiştik; belki yola gelirdiniz.” (Bakara, 53)
“Hani, ‘birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız’ diye de sizden kesin söz almıştık. (Bakara, 84)
“Ama siz birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karşı kötülük ve zulümde yardımlaşarak; size haram olduğu hâlde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz.” (Bakara, 85)
“Bu da Allah’ın, Kitab’ı hak olarak indirmiş olması sebebiyledir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise derin bir ayrılık içindedirler.” (Bakara, 173)
Yahudiler, Hristiyanlar kendilerine verilen kitaplarla yüzyıllarca yaşadılar. Rabbimiz bizlere de kitap verdi. Bizde yüzyıllardır aynı kitapla yaşıyoruz. Allah onların kitaplarına yaptıklarından, kitap sayesinde birleşmek ve güçlenmek yerine, ayrılıp kavga ettiklerinden ve birbirlerini öldürdüklerinden bahsediyor. Kitap hakkındaki bilgilerini birbirleri üzerine üstünlük sağlamak için kullandıklarından, kendilerine bilgi geldikten sonra aralarında kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüklerinden bahsediyor.
Birbirlerini tekfir ettiler, kanlarının helal olduğunu savundular vs. İşte bunları yapıyorlardı. Yapanlar kim? O zamanın Müslümanları. Bakara suresinde kademeli olarak kendilerine kitap verilenlerden, yapmaması gerekirken yaptıklarından ve düştükleri durumdan bahsediyor. Sizleri vasat ümmet/dengeli ümmet yaptık demeden önce, dengesini kaybeden ümmetten bahsediyor. Allah onları ümmet olarak şereflendirmişti. Onları seçilmiş kılmıştı. Fakat onlar bunun kıymetini bilmediler, sonra konumları ellerinden alındı. Şimdi Allah bizleri aynı konu ile imtihan ediyor.
Peki neden surenin yarısında onların başarısızlıklarından bahsedip sonrasında ise sizi vasat ümmet/dengeli ümmet/orta yollu bir ümmet yaptık diyor? Çünkü onların yaptığı gibi siz de yapmayın. Yaptıklarını yapmazsanız ancak o zaman vasat ümmet unvanına kavuşursunuz. Yok, yaparsanız “Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.” (Fetih, 23) diyor. Allah’ın formülasyonu hala aynı. İnsanlar bizi gördüklerinde akıllarına denge/vasatlık gelmiyorsa problem büyük demektir. Şimdi bizler önceki ümmetlere bakarak “bunlar bizim başımıza gelmez” diyemeyiz.
Rabbimiz Bakara suresi 143. ayette “sizi orta/vasat/dengeli bir ümmet yaptık” dedikten sonra ayetin devamında neden böyle yaptığını söylüyor: “Böylece sizler insanlara birer şahit ve örnek olasınız diye”. İşte bu vasat/dengeli ümmet; Allah‘ın kitabıyla oynamaz, onu değiştirmez, birbirini öldürmez, kıskanmaz, ayrılığa düşmez, kötülük ve zulümde yardımlaşmaz, hayırda yarışır ve yardımlaşır. Çünkü onlar örnek insanlardır. Hem kendi yaptıklarına hem de yapılanlara şahittirler.
Şimdi bize baktıklarında “işte bahsedilen ümmet, denge bu demekmiş” diyorlar mı? Biz şu anda böyle mi görünüyoruz? Kendimize baktığımızda “elhamdülillah dengeliyiz” diyebiliyor muyuz? Bunun üstüne bir de sorumluluğumuz var değil mi? İnsanlık aleyhimize şahitlik edebilir. Bizler insanların aleyhine şahitlik edebiliriz. Benzer şekilde peygamber (as) de bizim aleyhimize şahitlik edebilir. Ayetin korkutucu kısmı, insanlığın şahitliği ve Rasulullah’ın (as) şahitliğidir.
Bizler insanlara/insanlığa dengeyi göstermekle yükümlüyüz. Çünkü Allah ümmet olarak bizlere bu sorumluluğu verdi. Bu “Şahit olma ve örnek olma sorumluluğudur”. Ümmet olarak bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Çünkü kıyamet günü Rasulullah (as) bizlere, bu ümmete şahitlik edecektir. Dünyayı dengeli halde bıraktığını söyleyecek, Allah’ın emirlerini eksiksiz aktardığını, bizlerin bunları anladığını ve anlatılanlara şahit olduk dediğimizi ifade edecektir.
Bize düşen bu şahitliğimizi, bu örnekliğimizi bu temsiliyetimizi dünyanın geri kalanına gösterme yükümlülüğüdür. Kıyamet gününde insanlık, işimizi yapıp yapmadığımıza şahitlik edecektir. Ama maalesef biz dünyaya dengenin nasıl olması gerektiğini hiç gösteremedik. Dün Bosna’ya, Afganistan’a, Myanmar’a, bugün Gazze’ye, Refah’a gösteremedik. Bu yüzden insanlık aleyhimize şahitlik edebilir durumundayız.
İslam’dan niye etkilenelim ki diyecekler? Kur’an hakkında, Peygamberimiz hakkında neden iyi şeyler düşünelim ki diyecekler. 2 milyarlık Müslüman ümmet 2 milyonluk Siyonistlere hiçbir şey yapamadı diyecekler. Bu insanların ülkeleri en bozuk olanlar, en olumsuz, en ırkçı, en peşin hükümlü, en zalim insanlar olduğunu gördük diyecekler. Birbirlerine sahip çıkacakları yerde birbirleriyle kavgalılar diyecekler.
Bireysel olarak değil, tüm insanlık bizim aleyhimize şahitlik edebilir. Bu bağlamda her birimizin ifrattan ve tefritten uzak, sadece kendi evimizi değil, evimizin de dışında birilerini etkilememiz, İslam’ın şahitliğini/temsilini göstermemiz ve örnek olmamız gerekiyor. Amacımız sadece iyi bir üniversite kazanan, harika bir iş sahibi olacak çocuklar yetiştirmekten kurtulmak olmalıdır. Çocuklarımız sadece bizim soyadlarımızı taşımasınlar. İslam’a olan şahitliğimizi/temsilimizi, yaşantımızı, örnekliğimizi ve vasatlığımızı da taşısınlar.
Bizim ve ümmetin Allah’ın istediği şekilde uyanması için dua edelim. Allah için dik duran, onurlu bir ümmet olarak konumumuzu yeniden inşa edelim ki Rasulullah’ın (as) şahitliğine de layık olabilelim.
Allah bizleri ferasetli kılsın. Allah birbirimizle olan anlaşmazlıklarımızı bitirsin. Tüm anlaşmazlıklarımızı her zaman önemsiz kılsın. Bizlere bunu görme kabiliyeti versin. Rasulullah’a (as) olan sevgimizi ve kitabına olan bağlılığımızı o kadar güçlü kılsın ki aramızdaki farklılıkları görmeyip ortak noktalarımızı odaklanmayı nasip etsin.
Böylece ümmetin kalbinde gerçek sevgiyi ve birliği bulabilelim. Sonuç olarak ve sonunda Rasulullah’ın (as) lehimize şahid olacağı bir ümmet olabilelim. AMİN. YA MUİN.