Temmuz 2010 İlkadım A- A+
A- A+

KAPAK - Mustafa Tatlısu İle Söyleşi

"Gemideki Tek Silahımız Uydu Yayınımızdı..."

İlkadım: Mavi Marmara gemisinde bulundunuz. Sizi tanıyabilir miyiz ?

Mustafa TATLISU:  Mavi Marmara gemisinde bulunduk Rabbimize şükürler olsun. İsmim Mustafa TATLISU. 25 yıllık gazeteciyim. “Rotamız Filistin, yükümüz özgürlük ve insani yardım” sloganı ile Gazze seyahatine TV olarak davet edildik. Biz de seve seve katıldık.

İlkadım: Gemide haber merkezinde mi bulundunuz ?

Mustafa TATLISU: Gemide haberciler, gazeteciler, yayıncılar var. Dünyaya görüntü vermek için İHH basın merkezi var. Yaklaşık 60 kişiydik. Ben bu 60 kişinin içinde yer aldım.

İlkadım:  Basın mensupları olarak orada bulunma amacınız ne idi?

Mustafa TATLISU: 6,5 milyar insanın arasında 650 kişi seçerek yıllardır bir ambargonun devam ettiği Gazze'ye gidecekseniz  artık siz bir demir perde ülkesine gideceksiniz. Bunun için dünyayı arkanıza alabilmenin tek yolu yayın ile o kamuoyunu bilgilendirmektir. Gelişmelerin her anını kayda geçiyorduk. Biz naklen yayın ekibi olarak her şeyi göze aldık ama İHH teknik yayın ekibi de çok hazırlıklı idi. Üç uydu ayarlamışlardı. Birinci uydu sürekli yayında iken İsrail bunu anlayamadı. Çok büyüttüğüm ve beni esir alan İsrail gözümde çok küçüldü. Bizim üç tane uydumuz var. Bir uyduyu kapatmaya endekslenmişler. Yayını kararttıklarını düşünüyorlar oysa ki ikinci uydumuz var. 3 uydumuz devreye geçti. Takribi olarak 7.5 dakika iki uydu yayında kaldı. Yani dünyaya S.O.S verildiğinde 7,5 dakikalık görüntü dünyaya ulaşmış oldu. Gemide uydu yayını tek silahımızdı başka bir silah yok. 32 tane ülkeden dini mezhebi meşrebi farklı 650 tane insan bir gemiye doluşmuş sonucun ne olacağını bilmiyoruz,  Rabbimiz biliyor. İsrail 80 milde niyet okuyarak Allah’ın alanına girdi. Ben yıllardır gazetecilik yapıyorum. Gece bir operasyon yapıldığında ellerinde bir megafon bağırırlar: “Etrafın sarıldı, çık dışarı” gibi. Orada böyle bir şey olmadı. Bir gemi uluslar arası sularda gidiyor. Sabah namazı vakti bir bakıyorsunuz helikopterler, botlar, denizaltıları, savaş gemileri ile saldırılıyor. Nereye bakarsanız İsrail donanması. Mossad diye bir şey biliyorduk, sen bu geminin içindeki nasıl bilemezsin? Nasıl hissedemezsin? Sadece çocuk mamaları, oyuncaklar, inşaat malzemeleri, gıda, ilaç gibi yükleri silah olarak nitelendireceksiniz. Netice olarak ikinci ve üçüncü uyduyu İsrail’in görememesi gülünçtü. Demek gözümüzde çok büyütmememiz gerekiyor.

İlkadım: İlk saldırılar ana kumandaya yansıyınca neler hissettiniz?

Mustafa TATLISU: Yayında ben sunuş gibi bir görevdeyim. 20 yıldır TV yayıncılığı yapan birisi olarak biliyorum ki o hengâmede uyduya görüntü vermek düşünülemezdi. Ama Cenabı Hâk bize öyle bir güç verdi. Bir yandan mermiler, silah sesleri geldiğinde ben aşağı inip yayına baktım yayının olmadığını gördüm. Birinci yayın kesilmiş. Binlerce merminin, ses bombalarının arasındayız. Sis bombalarına karşı bizde maske var ama maskeyi taktığınız zaman hareketiniz kısıtlanıyor, sadece oturduğunuz yerde kalırsınız. Hemen yukarı çıktım ve bağırdım yayın yok diye. Sadece 14 Konyalı kardeşimize uyduları koruma görevi verilmişti. Gemide basın mensupları dahil başka hiç kimsenin haberi yok idi. Şehitler yerlerde, kimisi Allah diyor, kimisi şehadet getiriyor, kimisi bayılıyor. Böyle bir ortamda onları ezmeden, basmadan yukarı çıktım. İlk sunum gitmemiş, İkinci uydu açılmış ama görüntü gitmemiş, ses gitmemiş ama hamdolsun düzeldi. 32 ülkeden insan gemi ile gidiyoruz ama telefon irtibatımız kesildi. Sadece uydu telefonları uydu çalışıyor. İnsanlar ailelerini görmek istiyor. Gündüzleri biz oradaki insanların görüntülerini bol bol çektik. En yoğun zaman namaz vakitlerinde onları çokça çektik ki herkes orada yakınını görsün. Gemide şehadet getirip Müslüman olan kardeşler vardı. Mesela İstanbul’dan çıkmadan önce bir yabancı vardı. Bingöllü bir kardeşimizden üç gündür Kur’anı Kerim dersleri alıyordu. İsrail asıllı Vatikan papazı vardı 88 yaşında idi. Röportaj yaptığımız papaz “Hiç bir özgürlük bedelsiz elde edilemez” demişti. Güzel şeyleri dünyaya aktarıyorduk ve anlatıyorduk.

İlkadım: Alternatif sistem kurulması ne gibi olumsuzlukların önüne geçmiştir?

Mustafa TATLISU:  İkinci ve üçüncü yayın kanalı açılmazsa Titanik gibi olurdu. Yani bu gemi kaybedilirdi. İsrail’in bu kadar donanma ile yapacağı şeyler bu kadarla kalmazdı. Binlerce asker ve donanmanın amacı geminin rotasını çevirmek değildi. Eğer ikinci uydu açılmasa idi dünya ile ilişkimiz kesilecekti. Bu çok önemli idi. En stratejik silah bu idi. Sadece dualarımız ve yayınımız vardı. 9000 m. tabanı olan bir denizde seyrediyorsunuz. Eğer bu ikinci yayın olmasa idi 650 tane ocak sönmüş olacaktı. O zaman daha rahat istediklerini yapabilecektiler. 650 kişinin açacağı davalarda bu üçüncü uydu görüntüleri asıl delilleri oluşturacak. Şimdi müsaade edilmiyor ama Avrupa insan hakları ya da dünya insan hakları mahkemeleri kurulduğu gün o görüntüler açılacak.

İlkadım: Sorgulamada neler yaşadınız?

Mustafa TATLISU: Beni özel bir araç ile götürdüler, diğerlerini otobüs ile götürdüler. Yayıncı olduğumu anladılar sanırım. Dedim ki: “Mustafa bak mükâfatını alacaksın, herkes otobüs ile gitti beni cezaevi aracına bindirdiler.” Bir hafta boyunca denizde uyguladığımız yayın politikası İsrail’in hoşuna gitmeyecekti. Benden memnun olmayacaklarını, sakıncalı bir adam olabileceğimi düşündüm. O yüzden beni ayırıyorlar, bakalım ne yapacaklar dedim. Sadece şunu istedim: “Ya Rabbi kulaklarım duya duya Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden resulullah diyeyim, ne yaparlarsa yapsınlar…”

İlkadım: İsrail yayın cihazlarına el koydu mu?

Mustafa TATLISU: İsrail her şeyimize el koydu. Pasaportumuz, basın kimliğimiz ellerinde. Bunlarla ilerde ne yapacak bilmiyoruz. Paramızı ne yapacaklar, niye alıyorlar? Hadi kameranın içindeki görüntüleri sildin, bugün 15-20 bin dolarlık kamera makinemi niye alıyorsun? Tam bir harami gibi her şeyimizi aldılar.

İlkadım: Teşekkür ediyoruz.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr