Şubat 2010 Editör A- A+
A- A+

İlkadımdan

Kıymetli okuyucu,

Allah, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye sorduğu zaman, hep birlikte “Evet” cevabı verenlere; biz insanlara kıyamete kadar sürdüreceğimiz sorumluluğu da beraber yüklemiştir.

Yüce Yaratıcı’yı birlemek ve bu birliği bozanlarla mücadele etmek temel görevlerimiz içerisinde yer alır. Bunun en özel anlamı şehadet kelimesinde ifadesini bulur. Bu haksızlıklara, yeryüzünü kirletmeye karşı çıkışın, direnişin adıdır. Temizleme ve temizlenme uğruna ebedi aleme göçüş de kendisini, şehid kavramında bulur. Bu nedenle başyazımızı tevhid ve bu uğurda birleşmenin, yek vücud olmanın ilk basamağını oluşturan Tevhid-i Ümmet’e yer verilmiştir

Kapak konuları içerisinde cihad ve şehadet kavramlarına açıklık getirilmesi amaçlanmıştır. Hemen arkasından geçtiğimiz yıl Filistin’de yaşanan ve Filistinlilerin Furkan Savaşı adını verdikleri savaşta Yasir Muhammed’in öyküsü yer almaktadır. Takiben kendi elleri ile çocuklarını cihada hazırlayan Filistin Hansa’sı olarak kalplerin ve gönüllerin fatihi, Filistin Milletvekili Ümmü Nidal Hanımefendi’nin öyküsüne yer verilmiştir. Hidayet Oğuzhan Beyfendi ile yapılan mülakat ile de bir başka yöredeki akan şehid kanı ve direnişin diğer mevkii Doğu Türkistan konu edinilmektedir.

Yer alan bir başka yaşanmış öykü de Filistinlilerin Mısır sınırında var olma mücadelesidir.

İkinci mülakat konusu da; direnişin en başta anılan Filistinlilerle şehadet üzerine yapılan söyleşitidr. Şehadet konusunu Dr. Ömer Karaoğlu’nun Şehit Türküsü’ne onun dilinden “Gök sofrasında bir ziyafet yada bir eserin öyküsü” isimli yazısıyla devam ettik.

Dergimizin bu sayısı, her sayıda yer alan özel konularla sona ermetedir.

Tevfik ve inayet Allah’tandır...

Yard. Doç. Dr. İlhami NALÇACIOĞLU

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr