Kasım 2011 Editör A- A+
A- A+

İlkadımdan

Kıymetli Okuyucu,

12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde bütün siyasi partilerimiz tarafından gündeme getirilen yeni bir anayasa yapılması konusu, seçim sonrasında da gündemin en önemli maddelerinden biri olmaya devam etmekte.

Sadece Türkiye değil bütün İslam toplumları yeni bir anayasa yapma aşamasında...

Çalışmalarına başlanan ve diğer İslam toplumlarınca da emsal alınacak yeni anayasanın temel işlevlerinden birisi de, “ortak bir geleceğin” kapısını aralaması olmalıdır.

Bin yıldır mefkûresi İslam olan, İslam’ın dört başı mamur bir şekilde anlaşılması ve yaşanması olan, “âleme nizam verme” iddiasında olan, bu amaçla da tüm ümmete öncülük ve önderlik etmiş bir “millet”in mensuplarıyız.

Müslümanların birliği ve dirliği idealine sahibiz. Ülkemizin ve tüm İslam âleminin kalkınmasını önceliyoruz. İslam medeniyetinin, “tüm insanlığa” huzur ve saadet getirdiği, o kutlu günlere yeniden döneceğimize inanıyoruz.

Ama öte yandan bakıldığında “güneşi ceketinin astarında kaybetmiş marka Müslümanları” diye tanımlanan bir neslin çocuklarıyız. Hala Milli Şairimiz Akif’in neredeyse yüz yıl öncesinden:

“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm

Dolaştım mülk-i İslam’ı bütün viraneler gördüm”

Dediği noktada ama yeni bir başlangıç, yeni bir umut arifesindeyiz.

Rabbimiz bizi Bakara Suresi 143. ayette “Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen ‘vasat’ bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun.” diye tarif ediyor.

Bu ümmet asırlarca Batı’nın materyalist, Doğunun mistik (ifrat ve tefrit) hayat anlayışları arasında insanlık için “orta” bir yol tuttu. Bu ümmet, yayıldığı coğrafi bölge itibariyle de vasat ümmetti. Hala da öyledir.

Vasat ümmet, bugün tarihî misyonunu yeniden kazanma çabası içerisinde.

Ülkemizdeki yeni anayasa çalışmalarını bu doğrultuda bir başlangıç olarak görmek istiyoruz.

İlkadım Dergisi Yayın Kurulu olarak bu çabalar karşısında kayıtsız kalmamamız gerektiği kanaati ile “anayasa” konulu bir özel sayı ile kamuoyu önüne çıkmaya karar verdik.

Bu doğrultuda memleketimizin önde gelen hukukçuları, akademisyenleri ve siyasetçileri ile röportajlar geçekleştirdik, arkadaşlarımız ile anayasanın çeşitli alanlarında yazılar hazırladık.

Maalesef 1500 küsür yıllık geçmişimizle ilgili bu konuda da hafıza kayıplarımız olduğu vakıası ile bir kez daha yüzleştiğimiz gerçeğini paylaşmak zorundayız.

Prof Dr. Burhan KUZU’nun “zihniyet” endişesini paylaşıyor, bu vesile ile sağlıklı düşünen, selim akıl sahibi nesiller yetiştirme zorunluluğumuzu ve sorumluluğumuzu tekraren hatırlıyoruz.

Birçok anayasa uzmanı tarafından ilk yazılı anayasa belgesi olarak kabul edilen “Medine Vesikası”nı ve asırlar öncesinden kıyamete kadar bütün insanlığı “gözlerini açtıkları takdirde” aydınlatacak umdeler içeren “Üsve-i Hasene”mizin Veda Hutbesi’ni de bu vesile ile istifadelerinize sunduk.

“Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?” (Tîn, 8)

Selam ve dua ile…

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr