Ağustos 2011 Editör A- A+
A- A+

İlkadımdan

Kıymetli Okuyucu,

11 ayın sultanı “Şehr-i Ramazan” bir kez daha teşrif etti, hoş geldi.

Âlemlerin Efendisinin “Allah’ım bizi Ramazana ulaştır” diye her defasında hasretini ifade ettiği mübarek rahmet ayı, bereket ayı, mağfiret ayı, Kur’an ayı, fırsat ayı geldi yine.

Ramazan, kirlerden ve kirlilerden arınma mevsimi. Cahiliyenin kokuşmuş ve kirli havasından vahyin iklimini soluma seferi…

Ramazan, mücadele ruhu ile zinetlenme, kalbî bir tekâmül ayı…

Hayattaki sıradanlaşmaya, yabancılaşmaya, savrulmaya karşı duyarlılık ve sorumluluk yenileme fırsatı…

Allah’ın elçisi aleyhisselatü vesselam ile aramızda oluşan mesafeyi kapatma çabası için bir fırsat…

Oruç bir kalkandır.

Dünyevileşmenin, bireyselleşmenin, bencilleşmenin tüm olumsuzluklarına karşı: “Oruç kalkanı”…

Bugünler, Kur’an okumalarımıza bir derinlik kazandırma zamanı…

Ama yine bu günlerde gazetelerde yine benzer haberler okuyoruz (maalesef): “Oteller müşteriyi Ramazan Eğlencesi'yle çekiyor.”  Ya da : “Camide Ramazan eğlencesi olur mu? Ramazan’da şarkı-türkü-sohbet-geleneksel gösteri gibi “kültürel etkinliklerin” yapılacağı yer olarak dini merkezlerin seçilmesi soru işaretleri yarattı.”

Ramazan eğlencelerini, şenlik ve şamatasını aşıp da gerçekten Ramazan’a ulaşabilecek miyiz bu yıl? Yoksa daha da mı?...

Biz neyin peşindeyiz? Ramazan keyfiyetinin mi, yoksa keyfinin mi? Müslümanlar olarak eğlenceye bu kadar düşmemizin, “her fırsat”ı değerlendirmeye bu kadar hevesli olmamızın sebebi “cennet” için umutlarımızın tükenmesi mi yoksa?

Oruç tutanlar mı çok tutmayanlar mı? Yoksa oruca niyetlenip de aç kalanlar mı?

Peygamberimiz bir Buhari hadisinde şöyle haber veriyor: “Bir zaman gelecek, ümmetimden bazıları, zinayı, çalgıyı, ipek elbiseyi helal sayacaktır.” Gelin bu ramazanlık bari olsun zorlamalık ruhsatların değil Efendimizin ikazlarının peşine düşelim. Ramazan ruhuna uygun olarak, fakirlerin bulunduğu mekânlarda zaman geçirelim, israfların yarıştığı yerlerde değil.

İlkadım Dergisi olarak geleneğimizi bozmadık ve bu ay da kapak konumuzu “Sultanımız”a tahsis ettik.

Nurettin Soyak Hocamız başyazısında bu fırsat ayını nasıl beklememiz gerektiğini yazdı. Murat Kaynar Hocamız Teravih namazı ile ilgili uyarılarda bulundu. Bekir Balaban Hocamız unutulmaya yüz tutan sünnetimiz itikâfı ve sabır konularını değerlendirdi. M. Ali Küçük Hocamız Kadir Gecesi ve kitabımız Kur’an’ı anlattı. Ayrıca Değerli Hocamız Cemil Usta Hocaefendi ile gerçekleştirdiğimiz infak konulu söyleşiyi ve merhum Hocamız Zeki Soyak Hocaefendi’nin Ramazan ile ilgili geçmişteki bir “Cuma Sohbeti”ni istifadelerinize sunduk.

Tüm müslümanlara Ramazan ayı mübarek olsun. Rabbimizden daha sonraki ramazanlarla bizi tekrar buluşturmasını temenni ediyoruz.

Selam ve dua ile…

Yard. Doç. Dr. İlhami NALÇACIOĞLU

 

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr