Mayıs 2011 Editör A- A+
A- A+

İlkadımdan

Değerli okuyucular!

Bu sayımızın kapak konusunu, bölgesel veya yerel olarak faaliyet gösteren İslam’a gönül vermiş Hizmetlere ayırdık. Zira geleceğimizi tehdit eden, gönlümüzü karartan, içimizi burkan, esef ve üzüntü ile dolduran olaylar dizisine, her gün basında, internette ve haberlerde şahit olmaktayız.

Göz gezdirdiğimizde, sayısız vahşice cinayetlere tanık olmaktayız. İzmit’te dört günlük yeni doğmuş bir çocuğun boğazının kesildiği, Adana’da eğitim gördüğü okulu pompalı tüfekle basan bir öğrencinin yangın köşesindeki baltayla okul müdürüne, öğretmen ve öğrencilerine saldırdığı, babasının kim olduğunu bilmediği çocuğunu çamaşır ipiyle boğduktan sonra çöp kovasına attığı, Rize’de polis olan eşini ve çocuklarını vurduktan sonra eşin intihar ederek canına kıydığı, Gaziantep’te hava limanında çalışan yirmi altı yaşındaki erbaşın sevgilisini başından vurarak öldürdüğü ve sevgilisinin cesedini üç gün onun otomobilinde dolaştırdıktan sonra Osmaniye’de teslim olduğu, Adıyaman Kahta’da canlı canlı insanın toprağa gömüldüğü, Balıkesir’de evlerinden ayrılan üç çocuğun cesedinin bulunduğu, Afyonkarahisar’da parçalanarak üç ayrı yere atılmış cesede rastlandığı, Esenler’de kapı zilini çalan tinerciler tarafından bir gencin evinin kapısında bıçaklanarak öldürüldüğü, Konya’da cinnet geçiren bir öğretmenin eşini otuz yerinden bıçakladıktan sonra pencereden atlayarak intihar ettiği, köpeği için baltayla arkadaşını parçaladığı, ev partisinde veya facebookta arkadaşına tecavüzde bulunduğu, zengin bir gencin sevgilisini testere ile doğrayarak öldürdüğü haberlerine rastlamak olağan olaylar arasında yer almaya başladı. Özetle tinercisinden tutun da annelere, öğrencilere, öğretmen ve polislere, erbaşlara (burada bütün meslek sahibi bireyleri tenzih ederiz)  varıncaya kadar çeşitli toplum katmanlarına ait insanların ya cinayete kurban gittikleri veya cinayet işledikleri görülmektedir. Bunların hepsini ekonomik nedenlere bağlamak doğru değildir. Gelirleri düşük olanlardan, orta ve üst düzeyde olanlarına kadar bireylerin yer alması bunun doğru olmadığını göstermektedir.

İnsanlar, globalleşen dünyada iletişimin hat safhaya çıkması, geleneksel yapı içerisinde yer alan sosyal kontrolün şehirleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte zayıflaması nedenler arasında zikredilebilir. Sistemlerin yüklediği, bireysel fayda ve yarar düşüncesi daha doğrusu çıkar esası, insanları bencilleştirmiştir. İnsanlar, doğaya ve hayvanlara karşı hissizleşmektedir. Empati, yerini kişi çıkarına, hoşgörüsüzlüğe, birbirlerine karşı katılığa ve hazımsızlığa itmektedir.

İslam’ın emri “Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu öldürmesine engel olarak diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur.”dur. (Maide 32) Çağımız insanı bugünkü sosyal yapımız içerisinde, sevginin, huzurun, barış ve esenliğin kaynağı dinimize daha çok ihtiyaç duymaktadır. Bu sayımızda ve ilerdeki sayılarımızda, bu yükü kendilerine dert edinen, güzide çalışmaları ele aldık ve alacağız. Umarız onların amaçları, çalışmaları, yöntemleri diğer bölge ve yörelerimize de örnek olur. Ve yine umarız ki inşallah bu faaliyetimizle Hizmet ehli kardeşlerimizi birbirinden haberdar eder, problemlerin çözümüne el birliği ile yardım ederiz.

Cinayetler en kötü zulümlerdir ve azgınlıktır. İnsanın en tabii hayat hakkına son vermektir. “Ceza yolu ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar için elem dolu bir azap vardır.” (Şura 42)

Bu arada “Meşrep ve mezhep farkı gözetmeksizin, insanların ve gençlerin aydınlatılmasına bir nefer olarak bir ömür adayan Zeki Soyak Hoca Efendiyi de rahmetle anarız.

Yard. Doç. Dr. İlhami NALÇACIOĞLU

 

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr