İLKADIM'DAN - Yaşayanlara da Vefa
Kıymetli Okuyucu;
İlkadım dergisi 358. sayısında Vefa imtihanının tam ortasından sizlere sesleniyor. Vefa melekesi için teşbihte bulunmamız gerekirse onu bir yokuşa benzetebiliriz. Görmesi, bahsetmesi, anlamaya çalışması, tarifi oldukça kolay bir yokuş… Ancak tırmanmaya niyet etmesi ve hakkını vermesi herkese nasip olmayacak kadar zahmetli bir yokuş.
Kısa ya da uzun süreli olsun bütün tanışıklıklar, dolaylı veya doğrudan olsun her münasebet kendi içinde bir vefa barındırır. İnsanın olduğu her yerde bulunan vefa, insanların bir araya gelip ayrıldıktan, dağıldıktan, görev yerlerine veya iş başına döndükten sonra meşru kaideler çerçevesinde gözetmesi gereken bir hatır davasıdır.
İlkokul arkadaşlarınızdan tutun da lise ve üniversitede, iş hayatında, apartman içerisinde yan, karşı, alt-üst komşularla yaşanmaya devam eden hayat, bütün bu alanlarda birlikte bulunmuş olan ve bulunmaya da devam eden insanlara yine aynı ödevi verir: Vefa.
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olabilir ama kahveyi ısmarlayana, ikram edene karşı ödenmesi gereken ücretin adı yine vefadır. Üstelik vefa öyle tek seferde ödenmesi gereken, birkaç saniyelik işlemle üstesinden gelinen bir borç değildir.
***
İlkadım dergisi, süreli bir yayının ötesinde değerlendirildiğinde karşınıza bir camia çıkar. Bu camianın içerisinde saymakla bitirmeye kalktığınızda yorulacağınız kadar çok isim vardır. Bu isimlerin hatırı sayılır bir kısmı vefat etmiştir, Fatiha ve dualarla anılır. Büyük bir kısmı ise yaşamaya ve mücadeleye etmektedir.
İlkadım dergisinin, bağrından çıktığı camiaya ve sayfalarında misafir ettiği yüzlerce yazara karşı vefa da dâhil olmak üzere gözetmesi gereken hasletler vardır.
Mayıs 2018 sayımızda bu hasletlerden sadece biri olan Vefa konusunu işlediğimiz kapak yazıları okuyacaksınız. O yazılarda karşınıza; Zeki Soyak, Osman Bağcı, Ahmet Ağmanvermez, İlhami Nalçacıoğlu, Murat Kitapçı, Şerafettin Kılıç, Atıf Bilgili, Mustafa Çakır, Mehmet Satılmış, Zeki Ateş, Mustafa Altınsoy, Derviş Ergen, Erol Berk, Mustafa Köse, Hüseyin Çetinkaya gibi birbirinden emektar ve fedakâr isim çıkacak.
Zikredilen isimleri yakînen veya gıyaben de olsa tanıyan, bilenler ilgili yazıları, bahisleri okurken duygulanacak. Bazımız da o vefalı yazılar sayesinde bu isimleri ilk kez duymuş, tanımış olacağız.
Ancak bizzat veya gıyaben de olsa tanıdığımız bu isimlerin ardından hepimizin yapacağı ortak ve salih amel bir Fatiha okumak olacak.
Aramızdan ayrılan merhum isimleri, güzel hasletleri ile örnek olarak gösterip anarak tabiri caizse yaşatmaya devam ederken, hala aramızda olan isimlerin de hatırını gözeterek onların kıymetini bilmeye çalışacağız.
Vefanın yaşayanlara karşı da ödenebilen bir borç, yaşatılması gereken bir meleke olduğunu unutmayacağız.