İlkadım'dan (Sayı: 335)
Ramazan’a Bir Bütün Olarak Bakmalıyız
Kıymetli okuyucu;
Mübarek Receb ayıyla birlikte girdiğimiz üç aylar boyunca “Allah’ım bize Receb ve Şaban’ı bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” duasını ve gereklerini yapmaya çalıştık. Gereklerini yapmaya çalıştık derken ağzımızdan çıkanın ne manaya geldiğini anlayıp duanın mesajını hissetmeye çalışarak bayram öncesinde evlerde yapılan temizlik gibi bir ön hazırlığın hakkını vermeye gayret ettik.
Receb ve Şaban’ın ardından Ramazan geldi hoş geldi. İyi ki geldi. Ramazan ayında Müslümanlara oruç tutmayı farz kılan ve bizleri emir ve yasaklarıyla terbiye eden Rabbimize nasıl muhtaçsak O’nun emirlerini ve yasaklarını içinde barındırarak bize gelen Ramazan’ın bereket ve rahmetine de muhtacız.
“Allah’ım bizi Ramazan’a ulaştır.” dualarımız bir talep içeriyordu ve talebimiz ömrü vefa edenler için gerçekleşti. Dua sahipleri için işte Ramazan işte meydan. Allah’a yalvararak kavuşmak istediğimiz on bir ayın incisi, rahmet dolu Ramazan işte geldi. Şimdi sıra “Ramazan’ı bize göster Allah’ım” diyen kulların dualarının ardında durma vakti.
Ramazan’a bir bütün olarak bakmalıyız. Ramazan’ı açlık olarak yani hâşâ bir zorluk ve eziyet görenler bu rahmet dolu aya da kendine de yazık etti. Ramazan’da orucu uykuya tutturacak olanlar her bir anı bereket dolu olan günlerin saatlerini yastıkta geçirerek en kıymetli iki nimetten biri olan zamana ve işlenesi onca güzel ameli erteleyerek “yarıncılardan” olup kendine yazık etti.
Ramazan’da sahuru ihmal edenler Ramazan ayında bir kişinin kendine verebileceği en ciddi zararlardan birini verdi. Çünkü Peygamberimizin müjdelediği üzere ümmetin orucuyla diğerlerinin oruçlarını birbirinden ayıran vasıflardan biri olan ve kendisinde bereket olduğu vurgulanan sahuru ihmal etti. Ramazan deyince aklına Ramazan pidesi, tahin, hurma, çeşit çeşit yemekler ve Allah korusun kola vb. gibi reklamların ya da başka şeylerin etkisiyle sofralarla birlikte anılan yemekler geldiğinde onları aşamayanlar bir Kur’an ayı olan Ramazan’a ve kendine yazık etti.
Her Ramazan’ın Allah korusun gelenekselleşmiş tartışmasına kendini iyice kaptıran ve teravihe olan bakış açısını zedeleyenler “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek teravih namazını kılarsa Allah geçmiş günahlarını bağışlar.” hadis-i şerifindeki muhteşem müjdeye yazık etti.
Kim Ramazan’ı evinden çıkmadan, misafir olmadan ve misafir kabul etmeden geçirdiyse kendi evine ve ümmetin evlerine yazık etti. Kim fitresini ve zekâtını verirken muhtacı incitti ise sadece dünyasına değil ahiretine de yazık etti. Kim çok isteyip de Ramazan’a ulaştığı halde yetimi, fakiri, yolcuyu, ihtiyaç sahibini, miskinleri, Allah için cihad üstüne cihad edenleri sevindirmediyse Ramazan’da zincirlere vurulan şeytanı sevindirdi.
Kim Ramazan orucunu eksiksiz tuttuktan sonra peşine Şevval’den de altı gün eklediyse üç aylar boyunca yaptığı duanın gerekliliklerinden birini yerine getirdi ve Allah’ın izniyle kazananlardan oldu. Kim Ramazan’ın her gününü Kadir bildiyse Allah’ın izniyle affedilenlerden oldu. Kim dualarına kendisiyle birlikte eşini, anne babasını, akraba ve eski-yeni komşularını, kendinden dua isteyenleri ve ümmet-i Muhammed’i, kalbini ve gözyaşlarını sığdırabildiyse müjdeler olsun!
İlkadım ailesi olarak Ramazan’ı Kur’an ayına dönüştürenlerden ve her gününü ailecek Kadir bilip affedilenlerden olmanızı diler, bayramınızı şimdiden tebrik ederiz. Allah Teâlâ hilafet sancağının gölgesi altında Bayram ve Cuma namazları kılacağımız günleri de göstersin. O günler için gayret eden kullarından eylesin ve bu şuurdaki kullarıyla tanıştırsın.