Mayıs 2016 Editör A- A+
A- A+

İlkadım'dan (Sayı: 334)

‘Vel Asr…’ Deyin Ey Müslümanlar!

Kıymetli okuyucu;

İlkadım ailesi olarak yılları ve mevsimleri geride bıraktık. Kendimize ve okuyucularımıza bir şeyler katabilme çabasında 334. sayımıza ulaştık. İnanıyoruz ki “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” Yayın dünyasının en etkili unsurlarından biri olan dergiciliği sesimizi ulaştıramadığımız yerlere sözümüzü ulaştırabilme gayreti olarak görüyoruz.

Terliyoruz ama okuyucularımızın varlığı ve duaları ile yorulmuyoruz. İlgisiz kalıp okunmadıkça rahatsız olmuyor da değiliz. Ama varız ve size rağmen değil, aksine sizinle var olacağız. Birlikte ve yan yana yürüdüğümüz yolda omzunuzu bizden esirgemeyin ki saflar gevşemesin. Düzen bozulmasın, araya mesafe girmesin, ara açılmasın. Yıllardır devam ettirdiğimiz yürüyüşümüze zeval gelmesin. Yürüyüşümüzün ahengi ve tarzı bozulmasın.

Ellere ulaşan dergimizin her bir sayfası geride bıraktığımız adımlarımızdır. Ellere ulaşması için didindiğimiz sayılarımızın gelecek olan her bir sayfası da atmaya niyetlendiğimiz adımlardır. İddialıyız. İddiamızın hakkını verme çabasındayız. Heyecanlıyız. Heyecan’a davet ediyoruz. Ama heyecan yapmıyoruz. 11 yıl önce yine böyle bir mayıs ayının “Fetih Günü”nde Ahirete uğurladığımız Merhum Zeki Soyak Hocamızın dergimizin ilk yayın hayatına başladığındaki heyecanını hala taşıyor ve vasiyetini de unutmuyoruz. “Her müslüman, hele hele bir hizmet eri; sevdalı, sancılı ve heyecanlı olmalıdır.”

Heyecanla yürüyoruz. Ama tevazu bizim ikinci adımız. Mü’min olduğumuzun farkındayız. Mü’min olmanın verdiği heyecan gözlerimizden okunsun istiyoruz. Bizi görenler gözlerimizin parıldadığını görsün ve içlerindeki iman enerjisini hissetsin istiyoruz.

“RAHMAN’IN HAS KULLARI” olmaya aday bir niyetle yeryüzünü mütevazı hareketler eşliğinde adımlıyoruz. Rabbimizin rahmetinin bol olduğunu biliyor, birer tevazu sembolüne dönüşmeyi amaçlıyoruz. Allah’ın aziz ve şerefli köleleriyiz ve yine sadece ona kulluk edip boyun büküyoruz. Mülayim ama tavizsiz; kendimizden ve dinimizden emin adımlarla sayfaları sayfalara, ayları aylara ekliyoruz.

Üç günlük dünyada iki gün içinde attığımız adımların birbirine benzemesi halinde zararda olduğumuzu iyi biliyoruz. Mü’mince adımladığımız yol çalışmalarında karşımıza çıkan, engeller koyan ve bize sataşanlara Rabbimizin emriyle ‘selam!’ deyip geçiyoruz. Selam! Ayrılıyoruz onlardan. Ama ayrılırken hakkı ve sabrı tavsiye ediyoruz. Asra and olsun!

Yine Rahman’ın has kulları olmaya aday mü’minler olarak gecelerimizi Rabbimizin huzurunda kıyam ve secde ile geçirirken Allah’a, azabı acı ve sürekli olan cehennemden bizi uzaklaştırması için yalvarıyoruz. Allah’a yalvarıyoruz çünkü O’ndan başka ilah tanımıyoruz. O’na sığınıyor ve güveniyoruz. İman ve cihat’tan ibaret olan hayatımızda Allah’ın rızasını nasıl kazanabiliriz sorusunun peşine düşüyor, aşırı gitmiyor, sapmıyoruz. Aşırı gidip sapanlardan, dökülenlerden olmamak; yalan yere şahitlik yapmamak için yine tek ilah edindiğimiz Allah’a sığınıyoruz. Faydasız işlerden/malayaniden Allah rızası için yüz çeviriyoruz. Bunun, İslam’ımızın güzelliğinden olduğuna inanıyoruz.

Bütün bu amelleri Rabbimizin ayetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı kör ve sağır davranmamak, kendimizi olgunlaştırmak, nefsimizi tezkiye etmek için birer vesile olarak görüyoruz.

İman, salih amel ve dualarımız olmasa Rabbimiz bize ne diye değer versin? Öyleyse ‘vel asr…’ deyin ey Müslümanlar! İman edin, amel edin, dua edin… Ki işe yarayasınız.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr