İlkadım'dan: İşimiz Vaktimizden Çok mu?
Kıymetli okuyucu;
İlkadım dergisi Allah’ın izniyle 350. sayısına doğru birer birer ilerliyor. Ahlak-ı Hamîde’den/güzel ahlaktan seçmeler sunduğumuz elinizdeki 342. sayı da bu ilerleyişin adımlarından biri. ‘Yapılacakları’ gündemimize alarak hep ileriye doğru giderken geride bıraktıklarımıza sadece bir arşiv gözüyle bakamayız. Çünkü ardımızda kalanlar eksiğiyle fazlasıyla amel defterlerimizdeki yerini aldı.
Elimizden geleni, gücümüzün yettiğini ortaya koyma çabasındayız. Bu çabanın hakkını vermek zor olsa da iddiamızdan ayrılacak da değiliz. Elimizden gelenlerle güç yetiremediklerimiz arasında bir boşluk varsa burayı ‘niyetimizin’ dolduracağı konusunda ümitvarız. Çünkü niyetlerimiz sayesinde amellerimizin üstünde bir neticeye ulaşacağımıza inanıyoruz.
İddia ettiklerimizi her vesileyle ispatlama yarışındayken koca bir yılı da geride bıraktık. Bir yandan 2016’da yapılması gerekenleri yapmanın memnuniyeti yaşarken diğer yandan da yapılması gerektiği halde meşru bir mazeret olmaksızın 2017’ye ertelenen amellerimizin dergimiz, camiamız ve ümmet adına doğuracağı mahcubiyet ve mağduriyetler hakkında üzüntü duyuyoruz.
2016 yılı tek tek kopardığımız takvim yapraklarıyla amel defterimizdeki yerini aldı. Allah’ın izniyle 2017 de öyle olacak. Ömrü olanlar 2023’e, 2071’e kadar geçen yılların da nasıl bir bir geride kaldığını aynel yakîn görecekler. Her bir yıl, kazanan ve kaybedenleriyle birlikte tarih olacak. Her bir yılda yaşanan gelişmeler mü’minin imanını, kâfirinse küfrünü artıracak. 2016, bir önceki yıla göre bu artarak devam eden iman küfür savaşında sıcak bir sene olarak geride kaldı. 2017 ve ertesinde gelecek yıllara da bu savaşı miras bıraktı.
2016’da küfrü mağlup edemeyen büyükler mücadelede bir yıl daha yaşlanarak, yetiştirdikleri neslin omzundaki yükü biraz daha ağırlaştırdı. Dağların omuz vermekten kaçtığı emanet zaten ağırdı. Geçtiğimiz yılın ehil insanları çözdükleri meseleler ve kazandıkları gönüllerle emaneti hafifletmiş olsalar da çözemedikleri işler ve giremedikleri gönüller yeni yılın hedefleri olarak kaldı.
Yeni hedefler yeni nesillerin dava ajandasındaki gündem maddeleri arasındaki yerini aldı. Dava da dert de nesilden nesle kalan vereseler arasında olmaya devam etti, ediyor, edecek. Çünkü ulaşılan her hedefin ardında bir başka hedef var. “Süleyman var Süleyman’dan içeri” dedikleri gibi hedefler var hedeflerden içeri. Elde edilen her sonuç kendinden sonraki hedefin sebepleri arasında yer alıyor.
Her hedef kendi kızıl elma’sını doğuruyor. Biten bir şey yok. Bitmiş olana ‘tarih’ diyorlar. Üç günlük dünya dün, bugün ve yarından ibaret olsa da dün geride kalırken mücadele bugünlerde yaşanıyor. Yarınların mücadelesi ise hedef olarak belirleniyor. Hedefler planlanıyor, projelendiriliyor. Önemsenen, benimsenen, planlanan ve fedakârca uygulanmaya çalışılan gündemler Allah’ın izniyle bir sonuca kavuşurken önem zafiyeti yaşayan hedefler mücadele, heyecan ve hatta yerine göre insan israfına sebep oluyor.
Bütün bunların farkında olanlar Hasan el Benna’nın “İşimiz vaktimizden çok!” cümlesini kendine düstur edinerek bunun hakkını verebilmek için gayret üstüne gayret yani ‘cihad’ ediyor.
Kapak yazılarımızın konuları arasında “ihsan, sadakat, tevekkül, uhuvvet” gibi güzel ahlaktan seçme hasletler yer alıyor. Ahlakımızı olgunlaştırıp Allah’a layık bir kul, insanlığa faydalı fert olabilmek açısından güzel ahlakın her bir maddesi olmazsa olmazlar arasında bulunuyor. Zerre miktarı iyiliğin de zerre miktarı kötülüğün de hesabının sorulacağı bir güne dair salih ameller biriktirmek için yarışırken birer fırsat olan her yeni günde güneş ve ay müjdeler üzerine doğar inşallah.
İddialarımızı meşru yollarla ispat edebileceğimiz, hedeflerimize usulüne uygun bir şekilde Allah’ın izniyle ulaşabileceğimiz yıllar lehimize, gerisi aleyhimizedir. İman ve cihad’dan ibaret olan dünya hayatında 2017’nin ümmetin ve insanlığın lehinde geçen bir yıl olmasını temenni eder, gayretin elden bırakılmaması gerektiğini hatırlatmaktan memnuniyet duyarız.