İLKADIM'DAN- İlkadım Sofrası
Kıymetli Okuyucu;
İlkadım dergimiz 404. sayısıyla sizleri selamlıyor.
Sadece kendi internet sitemiz ve cep uygulamamız üzerinden devam ettiğimiz mobil dergicilik yayınında dört yılı geride bırakarak beşinci senemize giriş yaptık.
Yirmi altı yıllık matbu dönemimizi de hesaba katarsak otuz yıllık bir tecrübeden bahsedebiliriz.
Otuz yıl yeni bir nesil demek… Geçmiş otuz yıl boyunca yetişen neslin eğitiminde İlkadım dergimizin duvardaki bir tuğla kadar bile katkısı varsa kendimizi bahtiyar hissederiz.
404 deyince insanın aklına bir yapıştırıcı da gelmiyor değil... Bir mektep olan İlkadım dergimizin varlık amaçlarından biri de bu aslında: Tutkal vazifesi görmek.
Oksijen çadırına benzetilen sohbet ortamlarını geçmişte sıkça teneffüs edip geçim dünyasının şartları gereği doğduğu yerden uzaklarda doyma mücadelesi verenler ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaktır.
İlkadım, oksijen çadırından aldığı temiz havayı takipçilerine ne kadar ulaştırabilmeyi başarıyorsa kendini o kadar mutlu bilecektir. Bu aracılık ve transfer işlemleri, İlkadım dergimizin köprü olma özelliğini de ortaya koyar.
Hakkı tebliğ metot ve vasıtalarından biri olan dergicilik alanında Hak namına elinden geleni yapmaya çalışan dergimiz bu ay kapak konusu olarak gençliği seçti.
Şevket Şayakdokuyan, gençliğin moda ile olan imtihanını yazdı.
Mehmet Akif Çelik, güzel ve haklı bir benzetmeyle hazine olarak nitelediği gençliğin eğitimi üzerinde durdu.
Sinan Gün, gençlik denince, dindar nesil söyleminin de etkisiyle, son yılların en büyük meselesi haline gelen ya da getirilen husus olan gençliğin din karşısında yaşadığı durumları inceledi.
Mehmet Akif Köse, eğlenmek hakkımız diyerek gençliğin eğlence anlayışına değindi.
Başyazımızın başlığı ise her zaman ve zeminde kulağımıza küpe edinmemiz gereken ikazlardan biri: Parçalanıp Bölünmeyin.
İlkadım ailesi olarak dört kapak yazısı, editör yazısı ve köşe yazılarıyla birlikte Mart sayımızda okuyucularımız için on yedi farklı metin hazırladık.
Dergimizin her sayısını bir sofraya, her yazısını da bir ikrama benzetirsek geriye afiyet ve şifa olsun demek kalır.
Allah bizleri okuduklarıyla amel edebilme gayretinde olan ihlâslı kullarından eylesin. Amin.
“Allah’ım Receb ve Şaban’ı bize bereketli eyle ve bizi Ramazan’a kavuştur.”