İLKADIM'DAN-Davanın Devası
Temmuz 2020 Editör A- A+
A- A+

İLKADIM'DAN-Davanın Devası

Kıymetli Okuyucu;

Dünyada ülke ve toplum ayırt etmeksizin çetin geçen ayların ardından kısmen de olsa adına ‘yeni normal’ denilen hayata dönmeye başladık. Yeni dönemin üç özelliği var: Temizlik, maske, mesafe.

Bunlar, yeni normal olarak anılan hayatımızın artık vazgeçilmez hale gelen davranışlarının özeti aynı zamanda. Alışkanlık haline getirilmesi gereken bu üçlü, baş harfleri dikkate alınarak ‘TMM’ şeklinde kısaltılıp ‘TAMAM’ olarak kodlanıyor. Yeni ve sağlıklı bir yaşantının anahtarları en kısa haliyle bu kelimede paylaşılıyor.

Özelde değişmez ana gündemimiz sağlık. Genele ve ana gündemin ardından gelen ana başlıklara baktığımızda ise önce bölgesel, ardından uluslar arası meseleler her zaman olduğu gibi önümüzde duruyor. Suriye, Libya, Katar, Hac, Umre, Kıbrıs, Akdeniz vb. birçok bölgesel gündem ülke ajandamızdaki ciddi başlıklardan sadece bazıları.

Ayasofya Cami’nin durumu, terörle her alanda mücadele, iktidar ve muhalefetin gündem maddeleri, her yıl tekrar tekrar ama artan dozda ‘buradayız’ diyerek gündeme gelen LGBT sapkınlığı, Barolar, göreceli adalet ve hukuk talepleri, gündem sıralamasındaki yerini koruyamayıp gerilere düşen ve toplumsal hafızanın unutmamak için gayret göstermek zorunda olduğu İstanbul Sözleşmesi… gibi konular da ülkenin özel gündem maddelerinden sadece bir kısmı.

Üzerine gidilmesi, halledilmesi gereken büyük ve ciddi, ancak değişmemek için direnen meselelerimiz çok gördüğünüz gibi. Adanmış ve inanmış kadrolarla bu gündemlerin hepsinin üzerinden gelinebilir Allah’ın izniyle. Adanmış ve inanmış insanların seçip yetkilendirdiği adanmış ve inanmış kadrolar… Yaşadığı gibi yönetileceğini bilen, hakikate adanmış, sefere de zafere de inanmış bir toplum… Bu toplumun yetiştireceği ve geleceği olarak başına tayin edeceği bir nesil

Gördüğünüz gibi adım adım işleyen ve ilerleyen bir formül avucumuzun içinde. Bu aynı zamanda bir reçete. İnananların ve inananlara inananların dava ve deva reçetesi.

İlkadım da “derdimiz var ki dergimiz var” diyen tüm yayınlar gibi her ay kendi görebildiği rahatsızlıklarımız hakkında ifade gücünün sınırlarını zorlayarak elinden geldiğince, muayeneye yerine geçen gözlemler yapıp adına dergi denen manevi bir reçeteyi siz kıymetli okuyucularla paylaşıyor.

Kapak yazılarından köşe yazılarına kadar bütün başlıklarda sadece harf, kelime ve cümleler değil manaya bürünen satır satır emek ve fedakârlıklar da bulunuyor. Bu ay yazdığımız reçetede kurban, teslimiyet, tedbir, temizlik, tevekkül, fitne gibi hassas olmamız gereken başlıklara dair tavsiye edebileceğimiz ilaç kıymetinde kapak yazılarımız var. Ecza dolabı diyebileceğimiz köşe yazılarımız ise müstakil dertlere deva cümleleri taşıyor içinde.

Reçete yazmak uzmanlık derecesinde bilgi ve tecrübe gerektiren bir iştir. Her reçeteden netice alınamayabilir. Allah’tan temennimiz, çeyrek yüzyıldır faaliyette bulunan bir mecmua vesilesiyle sunduğumuz reçetelerde bizleri isabet eden kurum ve kullarından eylemesidir.

Bunca gündem maddesine farklı kafalardan ve kesimlerden çözüm olarak sunulan reçeteler karşısında kafası karışan ve ne yapacağını veya nereden başlayacağını bilmekte zorlananlara yardımcı olabilmek maksadıyla şehid Hasan el Benna’nın bir cümlesi ile bitirelim:

“Yapacağın ilk hayır, şerri terk etmek olsun.”

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr