Şubat 2011 Ahmet AĞMANVERMEZ A- A+
A- A+

HAYA MÜSLÜMANIN SÜSÜDÜR

Peygamberlik kelamından insanların idrak ettiği ilk söz: Utanmadığın zaman istediğini yap, sözüdür.” (Buhari) 

Hayâ, hayat kelimesinden türetilmiş, dirilik-canlılık anlamına da gelir. İnsanı, manen ve ruhen diri ve canlı tutan değerler manzumesidir. Güzel ahlakın can damarıdır. Hayâ, insanın bir şeyden kendini alıkoyması, ayıplanma endişesiyle o şeyi terk etme halidir. Hayânın belirtisi, kalp ve vicdan azabı, ruhi huzursuzluk olarak içerde başlar. Yüz kızarması ve terleme olarak dışarıya yansır.

Hayâ; ar, utanma duygusu, mahcubiyet, çirkin şeylerden sıkılma ve bunun için kötü şeyleri terk etmektir. Hoş ve güzel olmayan bir olayın ortaya çıkmasından kalpte meydana gelen bir incelik ve ızdıraptır. Hayâ herkese nasip olması gereken bir önemli bir değerdir. Bu sebeple Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hayâ imandandıdır. Hayâlı olan kimse cennettedir. Hayâsızlık ise kalbin katılığındandır. Kalbi katı olanda cehennemdedir.(Buhari) buyurmaktadır. Suyutinin bir rivayetinde ise: “Hayâ ve iman bir aradadır. Biri gittiğinde diğeri de gider.”buyrulmaktadır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün ashaba, "Allah'tan gerektiği gibi hayâ ediniz" demişti. Onlar, "Yâ Rasulullah, Allah'a hamd olsun, hayâ ediyoruz" cevabını vermeleri üzerine, "Gerçek hayâ o değildir. Fakat gerçek anlamda Hakk'tan hayâ eden başını (baştaki duyu organlarını) ve başın (içindeki düşüncelerini) korusun, karnını ve karnının ihtiva ettiğini (yeme ve içmesini) kontrol etsin, ölümü ve musibetleri hatırlasın, âhireti isteyen dünya hayatının süsünü terk etsin, böyle yapan Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur." buyurmuştur.(Tirmizi)

Hadis-i şerifte zikredilen; başın içindekiler, akıl, göz, kulak ve dildir. Karnın içindekiler ise kalp ve midedir. Müslüman, aklını, kalbini kötü düşünce ve hayallerden, kötü niyetlerden, kötü ahlâktan korumalıdır. Dünyanın geçici zevk ve alâyişini terk edip ahiretin ebedî nimetlerine, Allahın cemaline talip olmalıdır.   İnsanlar utanmazlar, Allah’tan, Peygamber’den ve diğer insanlardan hayâ etmezler ve nefislerinin isteklerini yaparlarsa, bu yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Allah Teâlâ, her şeyi biliyor ve görüyor. Öyleyse yaptıklarımıza dikkat edelim. Hayâlı, iffetli olalım.   

İmam Maverdî hayâyı üç kısma ayırır: "1- Allah'tan hayâ, 2- İnsanlardan hayâ, 3- Kendi nefsinden hayâ."

Allah Teâlâ’dan hayâ etmek, emrettiklerini, emrettiği şekilde yerine getirmek, yasaklarından da sakınmaktır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden hayâ etmek demek, onun sünnetine sımsıkı sarılmaktır. Hocalarımıza, anne, baba, diğer büyüklerimize karşı hayâ sahibi olmalıyız. Sonra da büyük küçük demeden bütün insanlara, bütün mahlûkata karşı hayâlı olmalıyız. Hayâ sırf hayır ve hayra vesiledir. Buna karşılık hayâsızlık ve çirkin söz de şer ve şerre götürücüdür. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem:"Hayâ ile sükût iman ağacının iki dalı, çirkin söz ile beyan da münafıklığın iki budağıdır" buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.

Hayâ imandandır. Müslüman’ın süsüdür. Hayâsızlık her dinde, inancı olan her toplumda kınanmış kötü bir huydur. Bir fert ve bir toplumda hayâ duygusu ortadan kalkarsa, o fert ve toplum çeşit-çeşit kötülüklere, ahlâksızlıklara kapısını aralamış demektir. Hayâsı tam olan, utanma duygusunu kaybetmeyen kişi ve toplumlar ise kötülüklere, iffetsizliklere, ahlâksızlıklara karşı kendilerini koruma altına almış olurlar.

Ebû Said radıyallahu anh şöyle demektedir:   “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem örtüsü içindeki bâkire kızdan daha utangaç idi. Hoşlanmadığı bir şey gördüğü zaman biz, O’nu yüzünden anlardık.” (Buhari, Müslim)

Gerçek hayâ, gizlide, açıkta, tenhada, kalabalıkta, her zaman her yerde hayâ etmektir. Çünkü hayânın en üstünü Allah Teâlâ’dan hayâ etmektir. Allah Teâlâ ise; her zaman, her yerde bizimle beraberdir. Bize bizden daha yakındır.

Bütün peygamberler, ümmetlerini hayâlı olmaya teşvik etmiş, her türlü hayâsızlıktan sakındırmışlardır. Kendileri de her hususta olduğu gibi hayâ hususunda da insanlara en büyük bir örnek teşkil etmişlerdir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Peygamberlik kelamından insanların idrak ettiği ilk söz: Utanmadığın zaman istediğini yap, sözüdür.” (Buhari) .   Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bu kelamından hayâsız insanların, utanma duygusunu kaybetmiş insanların her türlü kötülüğü yapabileceklerini anlamış oluyoruz.    

“Dilediğinizi yapın. Allah yaptıklarınızı görüyor.” (Fussilet/40) ayeti, hayâ ile ihsan derecesi arasındaki ilişkiyi en güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Hayâ imandandır. İman ise cennettedir. Yüzsüzlük cefadandır. Cefa ise cehennemdedir.” (Tirmizi)

“Hayâ, bulunduğu bir şeyi süsler. Fuhşiyyat (hayâsızlık) ise bulunduğu bir şeyi ayıplı kılar.” (Edebül Müfred, Buhari)  “Her dinin (önde gelen) bir ahlâkı vardır. İslam’ın ahlâkı ise hayâdır.” (Muvatta)

Allah'a karşı olan hayâsı, Yusuf aleyhisselamı fuhuş ve kötülükten korumuştur. Gerçekten de hayâ, özellikle Allah'tan utanma duygusu, dinin kuvvetinden ve imanın sağlamlığından ileri gelmektedir. O nedenle Allah Rasûlü, "Hayâ’nın azlığı küfürdür" ve "Hayâ imandandır" (Buharî, İman, 16) buyurmuştur.

 Kuşeyrî, "Ândolsun kadın onu arzu etmişti, eğer Rabbi'nin doğruyu gösteren delilini görmeseydi, Yusuf da onu arzu etmişti" (Yusuf, 12/24) ayetinin tefsirinde şöyle bir kıssa anlatıldığını nakleder: "Züleyha evinin bir köşesinde bulunan putun üzerini örtmüş, sonra hadi gel demiş, fakat Yusuf aleyhisselam sormuştu; "Şu yaptığın işin manası nedir?" Züleyha, "Puttan utanıyorum." deyince Yusuf, "senin puttan utandığından daha çok, ben Allah Teâlâ'dan utanmaktayım." demişti.

Allah Teâlâ bizleri ar damarı çatlayan, hayâ perdesi yırtılan hayâsızlardan eylemesin. Allah Rasulünün ve Allah dostlarının hayâsını, güzel ahlakını cümlemize nasip etsin. İhsan derecesine erenlerden, her an Allah Teala ile beraber olduğunu unutmayanlardan eylesin. Âmin.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr