Şubat 2017 M. Selçuk ÖZDOĞAN A- A+
A- A+

Görünmeyen Üniversite / Ersin Nazif Gürdoğan

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucularımız. Bu ay da sizlerle İlkadım Kitaplığımıza yeni bir eser kazandıracağız. İz yayınlarından çıkan, Ersin Nazif GÜRDOĞAN’ın yazarı olduğu Görünmeyen Üniversite isimli kitabı inceleyeceğiz.

Ersin Nazif GÜRDOĞAN, Görünmeyen Üniversite kitabında genel olarak tasavvuf, tasavvufun temsilcilerinden, özel olarak ise Mehmed Zahid KOTKU Hocaefendiden bahsetmektedir. Kitabın ilk bölümlerinde İslam Tarihi içerisinde görünmeyen üniversitelerle ilgili bizleri bilgilendiriyor. Daha sonra yazarımızın kendisinin de dahil olduğu Mehmed Zahid KOTKU’nun da hocası olduğu görünmeyen üniversiteyi tanıtıyor. Hocaefendi’yle tanışması, Hocaefendi’nin hayatı, çevresine etkileri bölümleri bizleri karşılıyor. Kitabımızın son bölümünde de tüketim ekonomisinin sinsi planları, günümüzdeki uygulamaları, bizlerin alacağı tedbirler yer alıyor.

Sonda söyleyeceğimi başta söylemem gerekirse aylardır elimin altında olan çok kıymetli bir kitabı geç okumanın pişmanlığı içerisindeyim. Bizler tüketim çarklarının içerisinde ezilip gidiyoruz. Birçoğumuz belki o çarktan hiç çıkamıyor. Gün geçtikçe de tüketim sisteminin içerisinde yerimizi iyice sabitliyoruz. Tüketimi sele benzetirsek bizler de selin üzerindeki malzemeler gibiyiz. İşte bu kitap bir nebze olsun bu olumsuz gidişata bir dur diyor. “Tüketim çılgınlığının önüne bulunca dağıtan, bulamayınca şükreden insan geçer.” diyor yazarımız. Yazarımız kitabın farklı bölümlerinde de şunları hatırlatıyor bizlere;

Ruh ve gönül zenginliğini dünyevi zenginlikten daha hızlı büyüterek, iç dünyanın güç ve kaynaklarını harekete geçirmeliyiz. Bizler şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız: “Kim ki, Allah dışında geçici güçlere bağlanıyorsa, er ya da geç büyük bir boşluğa düşecektir.

Görünmeyen dünyanın kapılarının anahtarları peygamberlerdedir. Kapıları açmanın sırrı, görünmeyen üniversitelerde öğrenilir. Aklın üstünde, ancak aklın dışında olmayan dünyanın perdeleri görünmeyen üniversitelerde açılır. Onlar iç dünyaları zenginleştirmenin yolunu açarken, dış dünyayı da aydınlatırlar. Onların sayılarının azalması, iç dünyayla birlikte dış dünyayı da yoksullaştırır. Çünkü iç dünyasının derinliklerine dalmasını bilmeyen, dış dünyanın zenginliklerini de değerlendiremez. Rasyonel üretimle gelen zenginlik, irrasyonel tüketimle yok olur gider.

Modern insanın tapınakları haline gelen alışveriş merkezleriyle ilişkimizi tekrar gözden geçirmeliyiz. Kendimize suni ihtiyaçlar üretmeyelim. İktisadın en büyük zenginlik olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr