Ocak 2011 Ömer Faruk BALYİMEZ A- A+
A- A+

GIDA

Gıda üretimi dünyada ve Türkiye’de çok büyük ve stratejik bir sektör haline gelmiştir. Türkiye'de 25.000’e yakın gıda imalathanesinde 650.000’e yakın kişi çalışmakta GSYİH’nin  %22’ye yakınını gıda sektörü oluşturmakta,  Türkiye’de 61 yabancı sermayeli firma gıda üretimi yapmaktadır. Sektörde üretim yapan büyük ölçekli sermaye grupları, özellikle medya reklamları vasıtasıyla topluma dayattıkları beslenme tarzıyla sadece beslenme alışkanlıklarını belirlemekle kalmamış aynı zamanda toplumun hayat tarzını ve kültürünü de gözle görülür şekilde dönüştürmüştür.

HELALİNDEN YİYİP İÇME, Birinci şartı Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemde ölçüsünü bulan, acıkmadıkça yememek, ihtiyacımızdan fazla yiyerek mideyi şişirmemek. Çağımızın en önemli beslenme sorunlarından biri aldığımızın gıdaların miktarının tespit edilememesidir. Özellikle meyve, bal, pekmez gibi doğal karbonhidrat kaynaklarının beslenmemizdeki azalması ve bunların yerine cips, çikolata, şeker, pasta gibi rafine edilerek karbonhidrat içeriği yoğunlaştırılmış gıdaların beslenmemizdeki yerinin artışı; vücudumuzun ihtiyacı olandan fazla miktarda yağ ve şeker alınmasına sebep olmaktadır. Dünya sağlık örgütü verilerine göre dünyada şu anda 1,6 milyar insan obezite problemi yaşıyor. Bu rakamın 2015’de 2,3 milyarı bulacağı öngörülüyor. Türkiye’de erkeklerin %21,2’ si kadınların ise % 41,5’inde şişmanlık görülüyor. Ülkemizde düzenli fiziksel aktivite ve spor yapan oran maalesef nüfusumuzun ancak % 3,5’i,  tabii ki bu durumun doğal sonucu olarak da dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde en önemli sorun olan, şişmanlık,  kolesterol, şeker hastalığı, yüksek tansiyon kalp ve damar hastalıklarının ciddi şekilde artmasına yol açmıştır. Rafine edilerek doğal liflerinden arındırılmış gıdaların insan için en önemli zararlarından biri de kalın bağırsak kanserlerindeki artıştır. Kalın barsak kanserleri ve kabızlık sorunlarına karşı uzmanlar her gün en az 40 gr buğday, mısır vb. liflerinden alınmasını önermektedir.

Beslenmemizde en önemli yeri tutan yağlar, maalesef bilinçsiz kullanım sonucu vücudumuz için  en tehlikeli unsurlar haline gelmiştir. Trans yağlar; sıvı bitkisel yağların hidrojenizasyonu( sıvı bitkisel yağı katı yağ yapabilmek için hidrojen eklenmesiyle elde edilen margarinler), yağların çok yüksek sıcaklıklarda ısıtılması, kızartılması veya defalarca kullanılması sonucu  oluşurlar ve vücutta HDL kolesterolü düşürüp, LDL kolesterolü artırarak, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırırlar. Buna karşılık doğal olan zeytinyağı kandaki HDL’yi etkilemeden LDL’yi düşüren önemli bir sağlık kaynağıdır. Tereyağı A vitamini ve iyot kaynağıdır. Sindirimi kolaydır, ısıya dayanıklıdır. Kolesterolü düşürüp kalp krizi riskine iyi geldiği tespit edilmiştir.

Günlük hayatımızda en çok ihmal ettiğimiz bir besin öğesi de sudur. Uzmanlar günde 2-3 litre su tüketilmesini hem vücudumuzdaki toksinlerin temizlenmesi, hem kan dolaşımının rahatlaması açısından gerekli görmektedir.

Dengeli ve sağlıklı beslenme için, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini; karbonhidratlar, yağlar, protein,tuz, demir, kalsiyum, magnezyum,  tahıllar mümkün olduğu kadar doğal kaynaklardan yeterli ve ölçülü almaya gayret etmeli,  beslenme saatlerimizi düzenlemeli, çay kahve vb. nin aşırı kullanımından uzak durmalı,  güneş ışığından yeterince faydalanmaya özen göstermeliyiz.      

Sağlıklı beslenme için dikkat edilecek ikinci önemli unsur, aldığımız gıda maddelerinin vücut için zararlı mikroorganizma, virüs, küf-mantar vb ile bulaşmış olmamasına dikkat etmeliyiz. .Ayrıca gıda maddelerinin ilaç kalıntısı, hormon, antibiyotik, ağır metaller (kurşun, bakır, cıva vb.) kimyasal kirlilik ajanları açısından standartlara uygun olup olmadığına dikkat etmeliyiz. Japonya’da körfez sularındaki aşırı bakır birikiminden etkilenmiş balıklarla beslenen yüzlerce kadınının hamileliği ya düşükle ya da sakat doğumla sonuçlanmıştır.  

 Dünya üzerinde gıdaların temiz, sağlıklı ve helal olup olmadığını belirleyen başlıca gıda kontrol standartları; daha ziyade Avrupa Ülkelerinde uygulanan CAC (kodeks alimentarius), Yahudi milletinin buna ilaveten uyguladığı KOŞER standardı ve 2004 yılında Malezya’nın önderliğinde İslam ülkelerince uygulamaya başlanan HALAL gıda standardı, yeni uygulanmaya başlanan HALAL GIDA standardının dünyada yaygınlaşmasıyla birlikte beslenme alışkanlıkları ve bu alışkanlıkların etkilediği toplumsal kültür, global bir İslam medeniyetinin oluşmasına ve evrensel bir benzeşmenin beslediği İslam kardeşliğinin gelişmesine hizmet edebilecektir.

Selam ve dua ile…

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr