Kasım 2020 Âşık Yusufi A- A+
A- A+

FİKİR SANCISI - 2

 

Düşününce, fikredince geçer mi ıstırabım

Tekrar inzal olur mu, benim kutsal kitabım

 

Yaşayan Kur 'an; tekrar girsin rüyama

İşte o zaman iner rahmet; karanlık dünyama

 

Ey Resul; Mekke çöllerine inen yağmur

Seninle olurum ancak ruh üflenmiş çamur

 

Senin her mesajın; ipeksi dokunuşun

Rahmet, esenlik, omurgalı duruştur okunuşun

 

Hayali bile güzel, ruhumu okşuyor

Benim uslanmaz nefsim, başkasını suçluyor

 

Akıl dumura uğramış, yüreğim paramparça

Virâneler içinde hayalim; köşk-i sırça

 

Ararsan kendinde ara; Hacı Bektaş-ı Veli,

Şimdi kendinde arayana, deli diyorlar deli

 

Başkasına saç ekiyor, başında keli

Kelin ilâcı olsa, zaten olurdu veli

 

Yunus'lar, Ahi'ler, erenler, Yesevi'ler

Onlardan bihaber yaşıyor bedeviler

 

Şimdi ağır konuştun; ne demek bedevî?

Manevi çöllerde yaşayarak, olunur mu medeni?

 

Ruhsuz, duygusuz, betondan bir ortamda

Dünya telaşı denen, bir yığın yük sırtımda

 

Özledim, çocukluğumun sıcacık gülüşünü

Korna sesinden duyamam, kuşların ötüşünü

 

Büyükler emir eri, küçüklerse efendi

Çağdaş maskaralıklar aslında bir kefendi

 

Anne evin reisi, baba bir aksesuar

Bazen para kesesi, bazen dayanak, duvar

 

Başlar ayak olmuş, ayaklarsa tepede

Dürüst çantada keklik, gözler zengin zübbede

 

İzlersin, dinlersin; yürekte yankı sınırlı

Yükselen o "âh"lar, hiç yanına kalır mı?

 

Duydun, gördün, kim bu işten sorumlu

Seni, beni kurtarmaz; kaygısızsa durumlu

 

Her kulun kendi imtihanı, vermek zor

İmtihanını vermek; elde taşınan kor

 

Âşık, bağla artık, birbirine değmez tilkiyi

Şimdi sadede gel; bırak biri, ikiyi

 

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr