Ekim 2023 Nureddin SOYAK A- A+
A- A+

BAŞYAZI- Dünya Sürgünü

Dünya hayatını sürgün bilip aslî vatan hasretini sürekli yaşayanlar, dünyaya gerektiğinden fazla değer vermemişlerdir. Dünya hayatına ilahi nurun aydınlığı ile bakabilenler, dünyayı ahireti kazanma yeri olarak görmüşlerdir. Hayatı bu inançla yaşamaya çalışmışlar, tüm hesaplarını ahireti kazanma üzerine yapmışlar, dünyadan da nasiplerini unutmamışlardır.

“Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âl-i İmrân, 91)

Peygamberlerin oğullarına vasiyeti; “Müslümanlar olarak ölün.” (Bakara, 132)

Peygamber duası; “Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünya ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.” (Yusuf, 101)

Her biri, karanlık dünyamızın bir köşesini aydınlatan ilahi ikazlara bakar mısınız? İmanın değerini Rabbimiz adeta aklımıza kazımaktadır. Rabbimiz bizim değer verdiğimiz şeylerle bize imanın değerini anlatıyor. Dünya dolusu altının bile imanın karşılığı olamayacağını haber veriyor.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de imanın tadını alanlardan haber verirken “İmanını kaybetmeyi ateşe atılmak gibi kötü görenler” buyurmaktadır.

Şimdi anladık mı imanın değerini? Dünya dolusu altının bile iman yanında hiçbir değerinin olmadığını? Altının, paranın, pulun, makamın, şöhretin kulu kölesi olanların akıbetini…

“Altın ve gümüş biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.” (Tevbe, 34)

“Onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Artık bunlardan azap hiç hafifletilmez. Onlara yardım da edilmez.” (Bakara, 86)

“Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas, 77)

Bunlar fani hayatın fani değerleridir, hepsi burada kalacak. Baki hayatta hiçbir değerleri yok. Bunlar fani hayatta kullanılıp infak edilirse baki hayatta değeri olur. İnkâr edenlerin ne dünyada ne de ahirette hiçbir yardımcısı yoktur, onlar yalnızlığa mahkûm edilmişlerdir. Azgınlıkları bundan, Rableriyle beraber olamadıkları için hiçbir şey onların yalnızlığını giderememektedir. Dünyayı yaşanılır olmaktan çıkarma gayretleri de bundandır. İmansızları hiçbir şey sakinleştiremez, onlar neyi kaybettiklerinin farkında bile değillerdir. Mümin tek başına kalsa da Rabbiyle beraberdir, huzurludur, gerektiğinde yalnızlık ona sevdirilir.

İmanın varsa;

İmanın varsa Allah senin dostundur. İmanın varsa madden ve manen senden zengini yoktur. İmanın varsa vesvese ve kuruntular seni işgal edemeyecektir. İmanın varsa korktuğuna da emin umduğuna da nail olacaksın. İmanın varsa bela ve musibet imtihanlarını kolayca atlatacaksın. İmanın varsa gereksiz kaygılardan kurtulacaksın. İmanın varsa kalp huzurun hiç kaybolmayacak. İmanın varsa Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olacaksın.

“Ey insanlar! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın.” (Fâtır, 5)

“Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? (En'âm, 32)

“Size verilen her şey, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah'ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? (Kasas, 60)

Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?

Aklını kullanmayanlar; malı-mülkü olduğu halde fakru zaruret içinde yaşayanlar gibidir. Aklını kullanmayanlar; çölde suyu olduğu halde susuz kalırım diye bir damla su içmeyip helak olanlar gibidir. Aklını kullanmayanlar; altını verip tenekeyi alan mecnunlar gibidir. Aklını kullanmayanlar; ahireti verip dünyayı alanlardır. Aklını kıllanmayanlar; dünya kazancına ilgisiz kalanlara hayret ettikleri halde, ahiret kazancına ilgisiz kalanlardır.

“Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur'an ile öğüt ver. (En’âm, 70)

“Bırak onları, içine daldıkları batakta oynayadursunlar.” (En’âm, 91)

Bırak onları, dini ciddiye alıp önemsemeyenler dini oyun ve eğlence etmişlerdir. Bırak onları, dinini Kur’an ve sünnetten öğrenip hayatına uygulamaya çalışmayanlar dini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları, dünya hayatına aldanıp ahireti unutanlar dini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları, Allah’ın dinine yardım etmeyenler dini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları, dini, makam ve mevkiye ulaşma aracı olarak görenler dini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları, dini şöhret, servet kazanma aracı olarak görenler dini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları, dinleri ile dünya arzularını tatmin etmeye çalışanlar dini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları, her hallerini Rabbinin bildiğine inandıklarını söyledikleri halde dillerinin söylediklerini kalpleri onaylamayanlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişlerdir. Bırak onları…

“Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise Rabbinin katında sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır. (Kehf, 46)

“Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.” (Tâ-Hâ, 131)

“Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebût, 64)

Rabbimiz kullarını o kadar çok seviyor ki onların sürgün yeri olan dünyayı bile onlar için süslemiş ve onlar için sayısız nimetlerle donatmıştır. İsyanlarına, nankörlüklerine rağmen onlara bir ömür tövbe ve geri dönüş fırsatı vermiştir.

“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şayet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.” (Hac, 11)

İnsanın yaradılış gayesi olan kulluğu ciddiye almayışının işaretlerinden biri de Allah’a kıyıdan kenardan kulluk etmesidir. Kıyıdan kenardan kulluk etmek demek; iğreti bir kulluk, dört elle sarılınmayan bir kulluk, fani hayatın karının zararının hesapladığı kadar baki hayatın karının zararının hesaplanmadığı bir kulluk. Amacına hizmet etmeyen hiçbir şeyi sevmeyen insan, ne gariptir ki kendisinin yaradılış amacına hizmet edip etmediğini düşünmez de yaradılış gayesine uygun hareket etmez.

“Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah'ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.” (Hadîd, 20)

Tüm nimetlere dünyada ulaşma telaşını bırak, sabırlı ol. Rabbinin sınırsız nimetler bahşedeceği güne hazırlan.

“Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlara melekler şu müjdeyle inerler; Korkmayın, kederlenmeyin, size vaat olunan cennetle sevinin! Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah'tan bir ikram olarak, canınızın çektiği her şey var, yine orada umduğunuz her şeyi bulacaksınız.” (Fussilet, 30-32)

Canınızın çektiği her şey var. Umduğunuz her şeyi bulacaksınız, biraz sabır.

“Onlardan, ‘Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru’ diyenler de vardır.” (Bakara, 201)

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr